İNSAN – MEKAN İLİŞKİSİNİ VURGULAMAK

24 x 36 mm görüntü alanı (film ya da sensör) için odak uzaklığı 50 mm görüş açısı 46 derece olan objektiflere normal objektif denir. İnsanın tek gözüyle sabit bir noktaya baktığında gördüğü açı yaklaşık olarak aynıdır. Dolayısıyla bu objektif görüntüye bir görsel etki eklemez ya da çıkartmaz. Bu nedenle normal objektif adını alır. Hemen hemen tüm markalar yüksek keskinlik kalitesi ve iyi bir ışık geçirgenliğiyle bu objektifleri üretirler. Bir çok fotograf gönüllüsü bu objektifleri özellikle az ışıklı ortamlarda kullanmayı tercih ederler. Açık diyafram değerleriyle çalışma imkanı veren normal objektifler aynı zamanda sınırlı alan derinliği oluşturma şansı verir. Farklı bir görsel etki yaratmaması sebebiyle insan ve mekan ilişkisini güçlü veren bu objektiflerle aynı zamanda boyutları da doğru olarak görmemizi sağlar. Mehtab Bagh, Taj Mahal’in arka tarafında Yamuna Nehri kıyısında yer alan eski kraliyet bahçesidir. Özellikle akşamüzeri çevre köylerde yaşayan insanlar nehir kıyısından evlerine doğru yürürler… Zaman zaman Hindistan yolculuklarında Agra kentine gittiğimizde yolumuzu buraya da düşürürüz. Gelip geçen insanlarla kurduğumuz iletişime göre portre fotografları da çalışma şansımız olur. Normal objektif kullanmak hem arka planın da fotografta güçlü bir şekilde yer almasını sağlarken hem de sınırlı alan derinliği sayesinde portrenin ön plana çıkmasına yardımcı oldu. 50 mm odak uzaklığına sahip olan normal […]
Read More ›

TELE OBJEKTİF KULLANIMI

Odak uzaklığı 50 mm’den fazla görüş açısı 46 dereceden daha dar olan objektiflere tele objektif denir. Örneğin 200 mm tele objektifin görüş açısı 12 derece, 300 mm objektifin görüş açısı ise 8 derecedir. Bu sayede uzakta olan konulara fiziksel olarak yaklaşmadan çekim yapma şansı ortaya çıkar. Aynı zamanda arka planın öne doğru yaklaşması, perspektif yığılması, etkisi sayesinde güçlü fon kullanımı da mümkün olur. Etiyopya Omo Vadisi’nde yaşayan bir çok kabile ilkel yaşam koşullarını bugün de devam ettirir. Eskiden gelen bir çok geleneksel töreni bugün de gerçekleştiren bu kabileleri fotograf amaçlı ziyaretlerimizde fotograflama şansı buluyoruz. Bir düğün merasimi için ziyaret ettiğimiz Hamer kabilesinde hazırlıklar yapılırken çevrede çekim yapabileceğimiz konuları araştırıyordum. Bu sırada bir kenarda annesine ulaşmaya çalışan, emekleyerek ilerleyen bebeği görünce aramızdaki mesafeye de dikkat ederek kadrajımda sadece anne ve bebeğin olmasını sağlayacak objektife karar verdim. Kullandığım tele objektif çevrede bu konuyu desteklemeyen ögelerin kadraj dışında kalmasına yardımcı oldu. Ayrıca tele objektifin sağladığı sınırlı alan derinliği sayesinde ilginin öndeki ana konuda toplanması da kolaylaştı. Farklı anlarda yaptığım çekimler arasından bebeğin ifadesinin de görüldüğü bir anın olduğu fotografı seçtim. 200 mm, 300 mm gibi sabit odaklı tele objektiflerin aynı sıra bir çok markanın farklı odak uzaklıkları arasında çalışan zoom özellikli tele objektifler […]
Read More ›

GENİŞ AÇI OBJEKTİF KULLANIMI

Odak uzaklığı 50 mm’nin altında olan objektifler 46 dereceden daha fazla görüş açısına sahip olduklarından geniş açı objektif olarak adlandırılırlar. Bu objektifler geniş açıyla görme özelliklerinin dışında ön planı yakın ve büyük, arka planı uzak ve küçük göstererek fotograflarımıza derinlik boyutunu da katarlar. Bu sayede fotograflarımız “gerçeklik” duygusuna daha çok yaklaşır. Taj Mahal’e örnek alınan yapılardan olan I’timad ud Daulah Türbesi’nin ana kubbesi altında yer alan mezar bölümü gerek kapıdan giren ışık gerekse duvar ve tavanda yer alan süslemeleri ile oldukça güçlü bir görselliğe sahiptir. Ancak alanın dar olması sebebiyle tüm mekanın kadraja sığabilmesi için fotografın geniş açıyla çekilmesi gerekliydi. Özellikle yere oturarak yaptığım çekim sayesinde mekanın tamamı kadraja sığdı. Vizörden bakarak çekim yapmanın mümkün olmadığı bu tarz çekimlerde açılır LCD ekrana sahip bir fotograf makinesi çekimin çok daha kolay yapılmasını sağladı. Geniş açı objektiflerdeki ön planın yakın ve büyük, arka planın uzak ve küçük görünmesini sağlayan perspektif etkisi sayesinde fotografta öndeki ve arkadaki bilgisi oluştu. Mezar bölümünün ön, gençlerin bulunduğu yer arka plan olarak fotografa derinlik boyutu da katmış oldum. Işığın belli bir noktadan geliyor olması, ana konuyu ve ilgili ögeleri aydınlatması, ışık ölçümünün de aydınlık bölümden yapılması ilginin de ışıklı alanda toplanmasına yardımcı oldu. Çeşitli markaların 16 mm, […]
Read More ›

ULTRA GENİŞ AÇI OBJEKTİF KULLANIMI

Dijital fotograf makinelerinin ortaya çıktığı dönemlerde farklı sensör boyutlarındaki makinelerle çekimler yapıyoruz. Bu makineler arasında APS-C sensör denilen ve 1.5x – 1.6x optik çarpana sahip sensörlü makineler de en yaygın kullanılan modeller… Bu grupta yer alan fotograf makinelerinin yaygınlaşmasıyla birlikte satın aldığımız objektifleri üzerlerinde yazan odak uzaklıklarından daha farklı olarak kullanabiliyoruz. 50 mm odak uzaklığına sahip bir “normal objektif” APS-C sensörlü bir makinede 75 mm ya da 80 mm olarak işlev görüyor. Bu nedenle son yıllarda “ultra geniş açı” denilen 10-20 mm, 11-16 mm, 12-24 mm gibi odak uzaklıklarına sahip objektifler yaygın olarak kullanılıyor. Bu objektifler üzerlerinde yazan odak uzaklıklarının göreceği açılardan daha dar görüyorlar ancak görsel etkileri üzerlerinde yazan objektifin etkisi olarak kalıyor. Örneğin 10 – 20 mm bir ultra geniş açı objektifi Nikon marka APS-C sensörlü bir makineye taktığınız 15 – 30 mm objektif gibi çalışıyor, ancak deformasyon 10 – 20 mm objektifin deformasyonu olarak kalıyor. Bu aşırı deformasyon insan gözünün göreceğinden daha farklı anlatımlar oluşturma konusunda bize imkan sağlayabiliyor. Örneğin bu fotograf için siz ağaçların arasınd adurup gökyüzüne doğru bakarsanız ağaçlar gökyüzüne doğru dikey olarak yükselir. Ancak ultra geniş açı objektifin sağlayacağı deformasyon ile ağaç gövdeleri içeriye doğru kıvrılır ve gözünüzün gördüğünden farklı bir anlatım oluşturabilirsiniz. Bu […]
Read More ›

BALIK GÖZÜ OBJEKTİF KULLANIMI

Çektiğimiz her fotograf görüntüler aracılığıyla kurduğumuz bir cümledir. Hatta bu tanımlamayı biraz daha ileri götürecek olursak, çektiğimiz her fotograf kurduğumuz her cümlenin başına “bence” kelimesini eklememizdir. “Bence günbatımı böyleydi.”, “bence çocuk böyle gülüyordu.” dememizdir. Her objektifin farklı bir görsel etkisi vardır. Bu görsel etkiler kurduğumuz görsel cümlelerde “bence” kelimesini eklememize yardımcı olan en önemli ögedir. Balık gözü objektifler 150 derece ve daha fazla görüş açısına sahip olan objektiflerdir. Bu abartılı geniş açıyla görme özelliğinin yanı sıra abartılı deformasyon etkisi sebebiyle genelde kullanmadığımız, özel amaçlı objektiflerdir. Bu özel amaçlardan biri mimari fotograflar olabilir. Genellikle mimari yapılar bizden büyük, bizden yüksektir ve biz kadrajımızda bu yapıların tamamını sığdırmaya çalışırız. Eğer uygun mesafaye sahipsek yapıdan uzaklaşarak kadraja sığdırmamız mümkün olur. Ancak uzaklaşmamıza yetecek bir mesafemiz yoksa bulunduğumuz yerden tüm yapıyı görebilecek bir objektife ihtiyaç duyarız. Edirne’de bulunan Selimiye Camisinde de avlunun giriş kapısı bizim doğal mesafe sınırımızı oluşturuyor. Bu uzaklıktan caminin tamamını kadraja sığdırmak için 8 mm balık gözü objektifi tercih ettim. Böylece mimareler, ana kubbe, yanlarda yer alan küçük kubbeler ve hatta altında durduğum revak bölümünün üst tarafı da kadrajıma girmiş oldu. Abartılı deformasyonun izleyen gözü rahatsız etmemesi için çekim noktası olarak cami girişini tam ortalayacak açıyı bulmaya çalıştım. Işığın geliş yönüne […]
Read More ›

POZLAMA MÜDAHALESİ : KARDA ÇEKİM

Fotograf makinelerinin pozmeterleri, ışık ölçerleri, renkleri görmez. Farklı renklerin ışık ölçümünü yanıltmaması için pozometreler dokusuz siyah ve dokusuz beyaz arasında yer alan gri tonların tam ortasında yer alan 5. Gri ya da % 18 Gri denilen bir tona göre kalibre edilmişlerdir. Bu nedenle pozometreler beyaz ve siyah renkli konularla karşılaştığımızda ortamdaki ışık koşulundan farklı sonuçlar gösterirler. Siyah alanların çok yer kapladığı sahne sanatları gibi konularda olması gereken ışık değerlerinden daha düşük eşlemeler gösteren pozometreler, kar gibi beyaz renkli konularda yansıyan ışıklardan etkilenerek olması gereken değerlerden daha yüksek enstantane – diyafram eşlemeleri sonucuna ulaşırlar. Bunun sonucu olarak özellikle karlı ortamlarda çekim yaparken ışığın durumuan göre kar fotograflarında gri ya da mavi tonlar baskın olur. Bir çok fotograf gönüllüsü bu durumu Beyaz Ayarı ile düzeltmeye çalışır. Oysa ki çözüm pozlamaya müdahale etmektir. Kar gibi beyaz renkli konular ışığı çok fazla yansıtacağı için pozometreler var olan ışıktan daha fazla ışık algılar ve daha yüksek enstantane – diyafram eşlemesi sonucuna ulaşırlar. Erciyes Dağı çevresinde çektiğim bu fotografta da kadrajın neredeyse tamamının beyaz olması pozometre için yanıltıcı bir koşul oluşturuyor. Bu tarz fotograflarda karın kadrajınızda kapladığı alanı dikkate alarak genel ışık ölçümünden artı (+) yönde bir ya da iki stop pozlama müdahalesi beyaz rengin doğru […]
Read More ›

DIŞ MEKANDA YAPAY IŞIK KULLANIMI

Hinduzim’de öldükten sonra tekrar dünyaya gelme, reeankarnasyon, inancı vardır. Bu inanca göre beden çok önemli değildir, önemli olan ruhun yaptığı yolculuktur. Bu nedenle farklı inançlarda ve toplumlarda olduğu gibi ölen kişileri gömmez, büyük bir törenle yakarlar. Genelde bu törenler kutsal kabul edilen akarsu kenarlarında yapılır, tıpkı Kathmandu’da Bagmati Nehri kıyısındaki Pashupathinanth Tapınağında olduğu gibi… Günün 24 saati devam eden bu ritüeli farklı zamanlarda fotograflama şansım oldu. Ancak kabul etmek gerekir ki görsel açıdan karanlık saatlerde çekilen fotografların oluşturduğu görsel atmosfer oldukça etkileyici olabiliyor. Tapınak çevresinde zayıf da olsa ortamı aydınlatan sokak lambaları her yerin zifiri karanlık olmasını engelliyor. Bununla birlikte yapay ışık kaynaklarının yarattığı sarı – turuncu tonların yoğunluğu teknik olarak baş edilmesi gereken bir nokta oluyor. Bu tarz çalışamlarda eğer ortam ışığının rengi konuya bir atmosfer katıyor ve etkisini arttırıyorsa White Balance (Beyaz Ayarı) tercihini GÜN IŞIĞI olarak yapıyorum. Böylece sarı – turuncu renkleri fotografıma dahil etmek mümkün oluyor. Az ışıklı pek çok ortamda olduğu gibi yüksek ISO ve açık diyafram tercihi de özellikle tripod kullanmadan çekim yapma şansı veriyor. Bu fotografı yakma işlemi tamamlandıktan hemen sonra küllerin nehre döküldüğü anda çektim. Bunun sebebi teknik – biçim ve içeriği birbiriyle bağlama çabasıdır. İlk paragrafta da açıklamaya çalıştığım gibi Hinduzim’de […]
Read More ›

FOTOGRAFTA FARKLI BAKIŞ YOLLARI

Son yıllarda dijital teknolojinin gelişmesi ve bilgisayar, internet kullanımının yaygınlaşmasıyla fotograf sanatı da çehre değiştirdi. Artık hemen herkes görüntü kaydedebiliyor, kaydettiği bu görüntüleri çok kısa sürede, teoride de olsa, tüm dünyayla paylaşabiliyor. Kabul etmek gerekir ki bu yaygınlaşma ve hız, fotograf çalışmalarında göreceli olarak daha zayıf kadrajların, daha etkisiz fotgrafların sayısını da arttırdı. Birbirinin tekrarı ve türevi olan pek çok fotograf sayısız kullanıcı tarafından üretildi. Oysa ki her sanat eseri bir düşünce anlatır, bunu bir biçimde anlatır, bir tekniğe yaslanır, bir özgünlük taşır. Bu nedenle de tüm fotograf gönüllülerinin temel hedeflerinden biri özgün eserler ortaya koymak olmalıdır. Bu kitabın çerçevesi içerisinde bu özgünlük için önerilebilecek yollardan biri herkesin baktığı, gördüğü şekillerin dışında bir biçim dünyası oluşturmaya çabalamaktır. Herkesin bakmadığı açılardan bakmak, herkesin denemediği teknikleri denemek, “ben yaptım oldu” kolaycılığına kaçmadan daha etkili bir anlatım yolu aramak önemli başlıklardan biridir. Örnek fotograf Prag şehrinde açtığımız fotograf sergisi için Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde yaptığımız karayolu yolculuğu sırasında çektiğim fotograflardan biri… Fotografçı olarak temel sorumluluklarımızdan biri mazeret yerine fotograf üretmektir. Bu nedenle Fotografçı Olmak Üzerine Pratik Bir Rehber kitabında Magnum fotografçısı David Hurn’un Bill Jay’e söylediği sözü bir başucu rehberi gibi kabul ediyorum: Kötü fotografçı için mazeret çoktur. İyi bir fotograf çekemeyen her fotograf […]
Read More ›

DIŞ MEKAN PORTREDE YAPAY IŞIK KULLANIMI

Hinduizm’de bir çok tanrının varlığına, pek çok dini ritüele, kutlamaya, ibadete inanılır. Bunların bazıları kişinin kendi içinde yaşadığı ritüellerken bir çoğu bizlerin de izlediğimizde görselliğinden etkilendiğimiz etkinliklerdir. Ylın 365 günü günbatımından sonra gerçekleştirilen Aarti Törenleri de bunlardan biridir. Kutsal Ganj Nehri’nin tanrıçası Ganga için çoğunluğu ateş sunularak gerçekleştirilen bu tören farklı bölümlerden oluşur. Tütsü, mum ve ateş sunulması sırasında ortaya çıkan atmosfer sadece biz fotografçıların değil dünyanın pek çok yerinden gelen tursitler için de ilginç bir görsel şölendir. Fotografik olarak Aarti Törenlerini çalışırken birkaç zorlukla baş etmek gerekir. Bunlardan ilki törenler gün batımından sonra yapıldığı için sadece yapay ışık kaynaklarıyla çekim yapılacak olmasıdır. Elbette bu ışık kaynakları günışığından daha zayıftır ve renkleri de farklıdır. Bu nedenle yüksek ISO tercih etmek, açık diyaframa sahip bir objektifle çalışmak ve ortaya çıkacak rengin konunun atmosferini destekleyecek şekilde kullanılmasını sağlamak gerekmektedir. Bu teknik konuları çözdükten sonra yavaş da olsa sürekli hareket halinde gerçekleştirilen törenin en güçlü anlatılacak açılardan fotograflanması için töreni izleyen binlerce insan arasında en doğru noktaları bulmak gerekecektir. Çekim noktasının bulunmasıyla birlikte izleyici ilgisinin güçlü bir şekilde yakalanmasını sağlayacak objektif tercihi de düşünülmelidir. Yedi tapınak görevlisinin tek sıra olarak gerçekleştirdikleri töreni yandan çekmeye karar verdiğinizde en doğru tercih tele objektif kullanmak olacaktır. […]
Read More ›

İÇ MEKANDA GÜN IŞIĞI KULLANIMI

Biz fotografçılar için fotograf çalışmanın pek keyifli olmadığı 2 ışık koşulu vardır: Birincisi özellikle yaz mevsiminde öğle saatlerinde ışığın çok dik açıyla geldiği ve sert olduğu durumlardır. İkinci koşul ise havanın kaplı olduğu ve homojen aydınlanma sebebiyle gölge alanların oluşmadığı dönemlerdir. Böyle bir ışık koşuluyla karşılaşıldığında şikayetçi olup fotograftan vazgeçmek yerine yaratıcı çözümler bulmak da yine biz fotografçıların görevidir. Bir çok fotograf yolculuğunda bu koşullarda çalıştığımız öncelikli konu iç mekan portreleridir. Bir pencere ya da kapının hemen yanıbaşında çekilecek bir portre fotografında bir çok fotograf konusunda aradığımız ışık koşulu oluşur; bir bölümü güçlü aydınlanan ana konunun diğer bölümüne doğru yumuşaktan aşlayan gölgeler giderek koyulaşır. Böylece fotografımızda doku, detay ve derinlik duygusu ortaya çıkar, hacim anlaşılır olur. Çektiğimiz bir portre ise ışık ifadeyi güçlü bir şekilde öne çıkarır, gölge alanlar ilginin ifadede toplanmasını kolaylaştırır. Kayseri’de düzenlediğimiz bir çok fotograf atölyesinde Develi ilçesine bağlı Sindelhöyük kasabasının Çarıklı mezrasında ziyaret edip fotografladığımız Zuhal’den ışığın etkili olmadığı bir gün ağılın içinde bize modellik yapmasını rica ettik… Sağolsun bizi kırmadı… Böyle bir fotograf çalışmasında elbette ışık ölçümünü modelin yüzünden yapmamız gerekiyor ki ten rengi doğru olsun. Bir portre fotografında, özel bir amacımız yoksa, ten renginin doğru olması ışık ölçümünün de doğru yapıldığına bir referans olabilir. […]
Read More ›