YÜKSEK ENSTANTANE KULLANARAK HAREKETİ DONDURMAK

Yüksek enstantane değerlerini kullanarak hareketli konuların tek bir anlarını dondurmak ve gözün gördüğünden farklı bir etkiyle görüntüyü kaydetmek mümkündür. Elbette bu teknik bir yaklaşımdır. Bu tekniğin biçim ve içerikle uygun bir şekilde kullanılması etkili fotoğraflar oluşturmanın yolunu açacaktır. Hareketi dondurmak teknik bir tercihken hareketin nerede, hangi anda dondurulacağı da önemli bir kompozisyon kriteridir. Uygun an, kritik an, karar anı ya da belirleyici an denilen bu karar haraketli bir konunun fotoğrafını çekerken enerjinin en yüksek olduğu an deklanşöre basma anlamını taşır. Ortamdaki ışık koşuluna göre açık bir diyafram değeri tercih ederek mümkün olan en yüksek enstantane değerini kullanma şansı verir. Eğer hareketin hızı, yönü ve uzaklığı uygunsa hareketli konuyu dondurmak mümkün olacaktır. Kayseri ili Develi ilçesindeki Sindelhöyük Kasabası çevresinde de bir su birikintisi üzerinde oluşan yansımaları görünce bu durağan görsellik içerisinde dinamik bir etki sağlayacak bir kurgu yapmaya karar verdim. Arkadaşımız Mithat’tan 2 ağaç arasındaki birkinti üzerinden birkaç kez atlamasını rica ettim. Her fotoğraf için diyafram değerini 2,8 olarak ayarlayarak enstantanenin ortamdaki ışık koşuluna göre olabileceği en yüksek değere çıkacağını garanti etmiş oldum. Ufuk hattının birikinti üzerinden atlayan arkadaşımıza temas ederek fotoğrafta bir bölünme yaratmaması için normal bakış yüksekliğinden daha yüksek bir noktadan çekimi gerçekleştirdim. Bu çekimi yaparken açılabilir LCD ekran […]
Read More ›

YÜKSEK ENSTANTANE KULLANIMI

Fotoğraf, teorik olarak, en kolay uygulanabilir sanatlardan biridir. Yine teorik olarak fotoğraf makinesi olan herkes fotoğraf çekebilir, bir fotoğraf oluşturabilir. Kolay uygulanabilir olması oldukça hızlı bir şekilde yaygınlaşmasını sağlarken bu uğraşıdan etkili bir anlatım oluşturmak, sanatsal bir üretim ortaya koymak da bir o kadar zorlaşır. Herkesin yaptığından farklı, genelde yapılandan daha özgün, her yerde görülenden daha özel bir sonuç yaratmak bizi diğer fotoğraf gönüllülerinden ayıracaktır. Karşılaştığımız konuyu en güçlü anlatmayı sağlayacak olan teknik tercihleri yapmak bizi diğer fotoğraf gönüllülerinden ayıracak ilk adım olabilir. Oldukça yüksek hıza sahip hareketli konuların fotoğrafını çekerken bizim de yüksek bir enstantane değeri tercih etmemiz, hareketi takip ederek izleyen insan gözünün görmedği, fark etmediği bir anı dondurarak farklı bir görüntü oluşturabilir. Hindistan’ın Agra şehrinde bulunan Taj Mahal’in arka tarafında bulunan köylerden birindeyiz.  Su dolu bir birikintide birbirlerini ıslatan çocukların fotoğrafını çekiyoruz. Çıplak gözle izlediğimizde peş peşe hareketlerle oldukça hızlı bir şekilde hareket eden çocukların fotoğrafını 1 / 2000 saniye gibi bir enstantane değeriyle fotoğrafladım. Saniyenin 2000’de birinde açılıp kapanan perde sayesinde bu hareketin tek bir anını kaydetmek, su damlalarını, çocukların ifadelerini dondurmak mümkün oldu. Arka planı da fotoğrafa dahil edebilmek için tele objektif kullanmak da bir baka önemşi tercihti. Bu sayede perspektif yığılması etkisiyle Taj Mahal […]
Read More ›

BOKEH ETKİSİ

Son dönemde Japonca’dan dilimize gelen ve “bulanık” anlamı taşıyan bir kelime fotoğraf dünyasında oldukça popüler oldu: bokeh… Arka planın net olmaması sebebiyle özellikle ışık kaynağı olan bölgelerin dairesel olarak oluşması bokeh etkisi olarak adlandırılıyor. Fotoğraflarda net alan derinliğinin son derece sınırlı kullanılması sonucu arka plan tamamen flu – netsiz olur. Bu bölgede ışık kaynakları, parlayan alanlar varsa bunlar dairesel görüntüler oluşturabilirler. Zaman zaman bazı fotoğraf gönüllüleri bokeh etkisinin dairesel ışık yansıması kalitesi olduğunu iddia etse de aslında fotoğrafta yumuşak bir arka plan ile ilginin ana konu üzerinde toplanmasını sağlayan sınırlı alan derinliği kullanımıdır. Uzun odaklı bir tele objektif, iyi bir diyafram açıklığı ve konuya yakın bir noktadan çekim yapmak alan derinliğini sınırlayacak, arka planda bulunan ışıklı alanların dairesel parlamalara dönüşmesini sağlayacaktır.
Read More ›

NET ALAN DERİNLİĞİNİN YERİNİ DEĞİŞTİRMEK

Objektif, diyafram ve konuya olan uzaklığımızı değiştirmek net alan derinliğinin genişleyip daralmasını sağlayan faktörlerdir. Bununla birlikte kadraj içerisinde netlik yaptığımız noktayı değiştirmek de net alan derinliğinin yerini değiştirmeyi sağlar. Kadraj içerisinde önü, ortayı ya da arkayı da net yapabiliriz. İran’da İsfahan şehrinde İmam Meydanı’nı çevreleyen kapalı çarşının dükkanları gün boyunca pek çok insanı ağırlar. Alışveriş yapmak için dükkan dükkan dolaşanlar hemen hemen her vitrini inceler, ürünlere bakar, fiyatları karşılaştırır. Bu alışveriş esnasında almak istediği bir kolyeyi dikkatle inceleyen kadını gördüğümde netliğin onda olmasına karar vermiştim. Ancak böyle bir fotoğrafta ön planın da net olması kadrajın çok karmaşık olmasına yol açacağı için sınırlı alan derinliği kullanmak daha doğru bir tercih olacaktı. Net alan derinliğini sınırlamak için tele objektif, açık diyafram ve yakın çekim tercihlerini hızlıca gerçekleştirdim. Sırada bu sınırlı alan derinliğini kadraj içerisinde istediğim alanda olmasını sağlamak kalmıştı. Bu amaçla Auto Focus (otomatik netleme) sisteminin netliği tek bir noktaya yapmasını sağlayacak olan Single Point (tek nokta) seçeneğini kullandım. LCD ekranın sağ tarafında bulunan sağ – sol, yukarı – aşağı oklarıyla netlik yapılacak noktanın kadın üzerinde olmasına dikkat ettim. Böylece objektif, diyafram ve uzaklıkla sınırladığım net alan derinliğini de kadrajın istediğim bölümde etkili olmasını sağlamış oldum.
Read More ›

ALAN DERİNLİĞİNİ SONSUZ KULLANMAK

Net Alan Derinliğini sonsuz ya da sınırlı olarak kullanmak için 3 faktörü de (objektif, diyafram, uzaklık) bir arada kullanırız. Tüm değişkenleri aynı amaca yönelik olarak değiştirmek nispeten kolay bir kullanımdır. Geniş açı objektif, kısık diyafram tercihi ve uzak noktaya netlik alan derinliğini sonsuza taşır. Tele objektif, açık diyafram ve yakın bir noktaya netlik de alan derinliğini oldukça sınırlı hale getirecektir. Ancak zaman zaman bu değişkenleri farklı kullanarak da benzer etkiler alabiliriz. Tibet’in başkenti Lhasa’da bulunan Potala Sarayı’nın fotoğrafını Jokhang Tapınağı terasından çekmek istediğinde aradaki mesafeden dolayı tele objektif kullanmam gerekiyordu. Mimari bir çekim çalışması olduğu için kadraj içerisindeki her yerin net olmasının daha doğru bir tercih olduğunu düşündüm. Ancak tele objektif alan derinliğini sınırlayacağı için diğer 2 değişkeni alan derinliğini arttıracak şekilde kullandım. Bu amaçla netliği sonsuza yaparak diyaframı da kısık bir değerde (11) olarak seçtim. Tele objektif ile uzakta olan konudan istediğim kadrajı yapma ve perspektif yığılması etkisiyle arka plandaki tepeleri de kadraja dahil etme şansım oldu. Bununla birlikte diğer 2 değişkenin yardımıyla tüm görünütünün de net olmasını sağladım. Bu tarz fotoğraflarda Değerlendirmeli Işık Ölçüm sistemiyle ışık ölçümü yapmak kadrajın her noktasının ışık değerinin ölçüme dahil edilmesini sağlayacağı için daha doğru bir tercihtir.
Read More ›

PERSPEKTİF YIĞILMASIYLA RİTMİ GÜÇLENDİRMEK

Arka planın öne doğru yaklaşmasını sağlayan perspektif yığılması etkisi izleyicinin fotoğrafta oluşan görüntüye kolaylıkla dahil olmasını sağlayan bir görsel etkidir. Bu sayede izleyici ana konuya odaklanır, çevredeki ögeler de ana konunun öne çıkmasını destekleyebilir. Nepal’in UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Bhaktapur şehrinin Durbar (Saray) Meydanı’nda günün ilk ışıklarıyla fotoğraf peşinde olmak neredeyse her seferinde güçlü fotoğraf kareleri bulmamı sağladı. Komşu ülke Çin’den pek çok yeni evlenen çift Nepal’e gelerek bizde de oldukça popüler olan gelin-damat fotoğraflarını çektiriyorlar. Bir sabah karşılaştığımız çift ve fotoğrafçıdan izin alarak bu çalışmanın bir bölümünde benim de fotoğraf çekme şansım oldu. Sabah ışığının geliş yönüne göre eski sarayın revaklı avlusunda fotoğrafçıya poz veren gelini tele objektif ile fotoğraflayarak arka planda kalan sütunların ritmini güçlü bir şekilde fotoğrafa dahil etmeye karar verdim. Çevredeki diğer ögelerden kurtularak sadece ana konuyu ve arka planı kadrajda bırakan objektif tercihimle birlikte uygun bir noktaya geçerek bakış yüksekliği ve bakış açımı da yine bu ayıklama işlemi için uygun bir hale getirdim. Açık diyafram kullanarak arka planın giderek flulaşmasını ve ilginin sadece öndeki net olan bölgede kalmasını sağlamaya çalıştım. Çevrenin koyu tonlardan oluşması sebebiyle hatalı sonuç veren pozometreyi 1,0 stop eksi pozlama ile kontrol altına almış oldum.
Read More ›

PERSPEKTİF YIĞILMASIYLA GÖRÜNENDEN FARKLI SONUÇLAR ALMAK

Biz dünyayı en, boy, derinlik ve zaman olmak üzere dört boyutlu olarak algılarız. Fotoğraf ise eni ve boyu olan, 2 boyutlu bir yüzey sanatıdır. Dört boyutlu dünyayı iki boyutlu fotoğrafa aktardığımızda derinlik ve zaman boyutlarını kaybederiz. Farklı objektiflerle derinlik, enstantane değişkenini kullanarak da zaman byutunu fotoğrafımıza katmaya çalışırız. Bununla birlikte objektiflerin görsel etkileriyle gözümüzün gördüğünden farklı sonuçlar almak da mümkündür. Bir çok farklı başlık altında İstanbul’da düzenlediğimiz uygulamalı fotoğraf atölyelerinde Galata Köprüsü ve Eminönü çevresinde sıklıkla çekim çalışmaları yapıyoruz. Bu bölge İstanbul’a dair pek çok öge barındırdığı için fotoğraflarımıza mekan bilgisini de kolaylıkla eklememizi sağlıyor. Arka planda yer alacak yeni Cami, Süleymaniye, Beyazıt Kulesi, Galata Köprüsü ve Galata Kulesi oldukça güçlü görsel ögeler kullanma şansı veriyor. Genel görüntüler mekan bilgisini çok daha kolay verirken dikkatli bir çevre kontrolüyle daha özel kadrajlar oluşturmak da mümkündür. Eminönü Meydanı’nda yer alan seyyar satıcıların arabaları üstlerinde yer alan detayları tele objektif kullanarak çevreden ayıklamak oldukça kolaydır. Bununla birlikte doğru yüksekliği ve bakış noktasını bulmak kaydıyla arka plana Galata Kulesi’ni denk getirmek mekan bilgisine katkı sağlayacaktır. Perspektif yığılması etkisi kuleyi çok daha yakın göstererek, mesafeyi azaltıyor böylece izleyicinin fotoğrafa kolaylıkla girmesini sağlıyor. Açık diyafram tercihiyle sınırlı alan derinliği kullanımı da ilginin öndeki detayda toplanmasına yardımcı […]
Read More ›

TELE OBJEKTİF KULLANIMI: UZAKTAKİ KONULARDAN DETAY ÇEKİMLERİ

Birçok fotoğraf çalışması için mümkün olduğu kadar fiziksel ve manevi olarak çalıştığımız konuya yakın olmak konuyu derinlemesine anlatmak için önerilen bir çalışma yöntemidir. Ancak bazı konularda fiziksel olarak konuya yaklaşmak mümkün olmamaktadır. Tele objektifin dar açıyla görme özelliği sayesinde yanına giderek çekim yapamayacağımız konuları da çalışma şansımız vardır. Yılkı atlarını fotoğraflamak için sıklıkla atölye çalışmaları düzenlediğimiz Kayseri ili Hörmetçi Köyü’nde 300 attan oluşan bir sürü var. Köy yakınlarındaki geniş arazilerde farklı ışık koşullarında koşarken fotoğrafladığımız sürüyü bir araya toplayarak yakın çekimler de yapma şansımız oluyor. Ancak aralarına girdiğimiz zaman oldukça ürkek olan atlar bizden uzaklaşıyor. Bu nedenle atların toplandığı alanın hemen yanında bulunan tepeye çıkarak tele objektif ile çalışabiliyoruz. Zoom özelliği olan bir objektif ile farklı kadrajları kolaylıkla oluşturabiliyoruz. Aynı zamanda sınırlı alan derinliği sayesinde tek bir atı ilgi merkezi haline getirebiliyoruz. Sınırlı alan derinliğini oluşturabilmek için tele objektifin yanı sıra açık diyafram da kullanmamız gerekiyor. Bu tarz bir çalışma yaparken sürü içerisinde farklı renkte olan atları özellikle izliyoruz. Anlık oluşan hareketler ilginç fotoğraf kareleri oluşturabiliyor, bu nedenle her an tetikte olmamız gerekiyor. Hareketli konuların fotoğraflarını çekerken fotoğrafçının “deklanşöre basma refleksi” ortaya çıkacak fotoğrafın başarısını çok etkiler. Bu sebeple yaptığım pek çok fotoğraf atölyesinde katılımcı dostlara mümkün olduğu kadar çok […]
Read More ›

RENK KULLANIMI: ABANT GÖLÜ – BOLU

Özellikle renkli fotograflar ile ilgilenen fotograf gönüllüleri için renk ögesi ana konuyu vurgulayacak en önemli kompozisyon kriterlerinin başında gelir. Fotografladığımız konunun rengi sadece izleyecinin dikkatini çekmeyi sağlamaz, aynı zamanda fotografçıyı da o konuyu fotograflamaya iten önemli bir ögedir. Çektiğiniz konunun rengiyle izleyen gözün dikaktini çekmesini ve ilginin o konuda toplanmasını istiyorsanız konunun doğada az bulunan renklere sahip olması bir avantajdır. Mavi, yeşil, kahverengi, gri gibi renkler doğada ve çevremizde çok fazla olduğundan çok zıt renklerin içinde yer almıyorlarsa dikkat çekmezler. Sarı, turuncu, kırmızı gibi renkler ise aynı renklerin içinde olmadıkları her durumda dikkat çekerler. Bu nedenle ana konunuzu bu renklerden seçmek ilgi merkezi olacak konuyu kolaylıkla oluşturmanızı sağlayacaktır. Zaman zaman fotograf yolculuklarımızda kurgu çalışmalar da yapıyoruz. Genel görüntülerde bir ilgi merkezi oluşturmak ve izleyen gözün fotografa giriş yapmasını sağlayacak bir nokta vermek amacı taşıyan bu kurgularımızda çevreden farklı renkteki konumuz fotografa ilk bakışta dikkat çekebiliyor. Bu örnek fotografta olduğu gibi farklı renkler taşıyan şemsiye güçlü bir ilgi merkezidir. Ters açıyla gelen ışık şemsiyenin içinden geçerek renklerin daha parlak oluşmasını sağlıyor. Pozlamaya yaptığım 0,7 stopluk eksi (-) yönde müdahale çevrenin daha koyu oluşmasını ve renklerin daha vurucu bir şekilde ilgi merkezi olmasını sağlıyor.  
Read More ›

İÇ MEKANDA DOĞAL VE YAPAY IŞIKLARIN BİRLİKTE KULLANIMI; ST. ANTUAN KİLİSESİ

Birçok kilisede çekim yaparken vitraylar dikkat çeken ögelerden biridir. Özellikle dışarıdan gelen ışıkla renkleri ve detayları ortaya çıkan vitraylar pek çok fotoğraf gönüllüsü tarafından fotoğraflanarak arşivlere eklenir. Genelde ışık ölçümünün dışardaki aydınlık bölgeden yapılması iç tarafın karanlık kalmasına sebep olur. Son dönemde dijital fotoğraf makinelerinde yer alan HDR (High Dynamic Range – Yüksek Dinamik Aralık) çekim özelliği her iki bölgenin de detaylarını görme şansı veren bir teknik olarak uygulanabiliyor.   Bu fotoğrafı çektiğim İstanbul Beyoğlu’nda yer alan St. Antuan Kilisesi’nde ise mum yakılan bölümün hemen üstünde yer alan pencereler atmosferi güçlü kadrajlara imkan veriyor. Üst bölümde yer alan vitraylar renkli camları ve detaylarıyla mekanın özelliğini güçlendiriyor. Alt bölümde yer alan mumların sağladığı renk de fotoğrafın etkisini arttırıyor. Bu etkinin güçlü olabilmesi için White Balance’ı (Beyaz Ayarı) GÜN IŞIĞI olarak tercih ettim. Bu sayede Kelvin derecesi daha düşük olan mum ışığı kırmızı rengiyle fotoğrafta yer alıyor. Mumların önünde bulunan kişiler ışık ölçümünün aydınlık alandan yapılması sebebiyle silüet olarak kaydediliyor. Çekim anını sağdaki kişinin mumlara uzandığı an olarak tercih etmek kişilerin daha belirgin olarak algılanmasına da yardımcı oluyor. Genel olarak çekim çalışmalarımda makinemi diyafram öncelikli konumda (A ya da Av) kullanıyorum. Böylece diyaframı seçiyor, ortamdaki ışık koşuluna göre enstantaneyi makineme bırakıyorum. Bu […]
Read More ›