ALAN DERİNLİĞİNİN SONSUZ KULLANIMI

Net Alan Derinliği kadrajımızda nereyi gösterdiğimizi, vurguyu nereye yaptığımızı seçtiğimiz önemli bir değişkendir. 3 değişken ile Net Alan Derinliği’ni kontrol etmemiz mümkündür. İlk değişken kullandığımız objektiftir. Geniş açı objektiflerde alan derinliği daha fazla, tele objektifler de ise sınırlıdır. İkinci değişken kullandığımız diyafram değeridir. Açık diyafram değerlerinde (5,6 / 4 / 2,8 / 2 …) alan derinliği sınırlı, kısık diyafram değerlerinde (8 / 11 / 16 / 22 …) daha fazladır. Üçüncü değişken ise konuya olan uzaklığımızdır. Konuya yaklaştıkça alan derinliği azalır, konudan uzaklaştıkça alan derinliği artar. Eğer konu içerisinde netlik yaptığımız noktayı değiştirirsek alan derinliğinin de yerini değiştirmiş oluruz. Kadrajımız içerisinde önü, ortayı ya da arkayı net yapabiliriz. Fotograf çekerken bu 3 değişkeni aynı amaçla kullanabiliriz. Objektif, diyafram ve uzaklığı alan derinliğini sonsuz hale getirmek için seçebiliriz. Genelde doğa, manzara fotograflarında geniş açı objektif seçer, diyaframı ışık koşuluna bağlı olarak mümkün olan en kısık değerde seçer ve netliği de uzak bir noktaya yaparız. 3 değişkeni de bu şekilde kullandığımız takdirde neredeyse bize en yakın noktadan sonsuza kadar her yeri net yapabiliriz. Türkiye’nin en önemli fotograf platolarından olan Kapadokya bölgesinde yaptığım bu genel görüntü fotografında da aynı yöntemi kullandım. 24 mm geniş açı objektif tercihiyle hem vadinin büyük bölümünü kadrajıma sığdırma […]
Read More ›

PERSPEKTİF YIĞILMASI

AGRA – YAMUNA NEHRİ KIYISI Genel olarak pek çok fotograf gönüllüsünün kadrajını oluştururken düştüğü bir hata vardır; çekim sırasında en yüksek dikkati ana konuya vermek. Elbette bir fotografta ilk dikkat çeken öge ana konudur, ancak fotografı etkili yapan nokta sadece ana konu değildir. Kadrajda ana konu dışında kalan ögelerin onu ne kadar öne çıkardığı, onu ne kadar desteklediği ve onunla ne kadar ilgili olduğudur. Bu nedenle vizörden ya da LCD ekrandan bakarken öncelikli dikkati ve özeni arka plana vermek gerekir. Tele objektifler arka planı öne doğru yaklaştıran perspektif yığılması etkisi fonun da izleyen göz tarafından dikkatle takip edilmesini sağlayacaktır. Böyle bir durumda arka planda kalan her ögenin fotografçı tarafından dikkatle kontrol edilmesi gerekir. Ana konudan daha renkli, daha güçlü bir konunun varlığı ilginin dağılmasına neden olabilir. Ayrıca ana konuyla temas edecek ögeler de karmaşık bir fona yol açacağı için dikkat dağıtıcıdır. Hindistan Agra kentinde Yamuna Nehri kıyısında çamaşır yıkayıcılar hemen her gün nehirde yıkadıkları çamaşırları yerlere yayar, kurutur, toplarlar… Bu durumla karşılaştığımda tele objektif ile arka planda yer alan tren yolu köprüsünün sisler içerisinde görüntüsünün öndeki ana konuya yaklaştırılıp güçlü bir fon oluşturacağını düşündüm. Fondan farklı bir renkte olan ana konuyu kadrajda Altın Kesim noktasına yerleştirmek izleyen gözün fotografa girdiğinde […]
Read More ›

ULTRA GENİŞ AÇI OBJEKTİF KULLANIMI

Dijital fotograf makinelerinin ortaya çıktığı dönemlerde farklı sensör boyutlarındaki makinelerle çekimler yapıyoruz. Bu makineler arasında APS-C sensör denilen ve 1.5x – 1.6x optik çarpana sahip sensörlü makineler de en yaygın kullanılan modeller… Bu grupta yer alan fotograf makinelerinin yaygınlaşmasıyla birlikte satın aldığımız objektifleri üzerlerinde yazan odak uzaklıklarından daha farklı olarak kullanabiliyoruz. 50 mm odak uzaklığına sahip bir “normal objektif” APS-C sensörlü bir makinede 75 mm ya da 80 mm olarak işlev görüyor. Bu nedenle son yıllarda “ultra geniş açı” denilen 10-20 mm, 11-16 mm, 12-24 mm gibi odak uzaklıklarına sahip objektifler yaygın olarak kullanılıyor. Bu objektifler üzerlerinde yazan odak uzaklıklarının göreceği açılardan daha dar görüyorlar ancak görsel etkileri üzerlerinde yazan objektifin etkisi olarak kalıyor. Örneğin 10 – 20 mm bir ultra geniş açı objektifi Nikon marka APS-C sensörlü bir makineye taktığınız 15 – 30 mm objektif gibi çalışıyor, ancak deformasyon 10 – 20 mm objektifin deformasyonu olarak kalıyor. Bu aşırı deformasyon insan gözünün göreceğinden daha farklı anlatımlar oluşturma konusunda bize imkan sağlayabiliyor. Örneğin bu fotograf için siz ağaçların arasınd adurup gökyüzüne doğru bakarsanız ağaçlar gökyüzüne doğru dikey olarak yükselir. Ancak ultra geniş açı objektifin sağlayacağı deformasyon ile ağaç gövdeleri içeriye doğru kıvrılır ve gözünüzün gördüğünden farklı bir anlatım oluşturabilirsiniz. Bu […]
Read More ›

BALIK GÖZÜ OBJEKTİF KULLANIMI

Çektiğimiz her fotograf görüntüler aracılığıyla kurduğumuz bir cümledir. Hatta bu tanımlamayı biraz daha ileri götürecek olursak, çektiğimiz her fotograf kurduğumuz her cümlenin başına “bence” kelimesini eklememizdir. “Bence günbatımı böyleydi.”, “bence çocuk böyle gülüyordu.” dememizdir. Her objektifin farklı bir görsel etkisi vardır. Bu görsel etkiler kurduğumuz görsel cümlelerde “bence” kelimesini eklememize yardımcı olan en önemli ögedir. Balık gözü objektifler 150 derece ve daha fazla görüş açısına sahip olan objektiflerdir. Bu abartılı geniş açıyla görme özelliğinin yanı sıra abartılı deformasyon etkisi sebebiyle genelde kullanmadığımız, özel amaçlı objektiflerdir. Bu özel amaçlardan biri mimari fotograflar olabilir. Genellikle mimari yapılar bizden büyük, bizden yüksektir ve biz kadrajımızda bu yapıların tamamını sığdırmaya çalışırız. Eğer uygun mesafaye sahipsek yapıdan uzaklaşarak kadraja sığdırmamız mümkün olur. Ancak uzaklaşmamıza yetecek bir mesafemiz yoksa bulunduğumuz yerden tüm yapıyı görebilecek bir objektife ihtiyaç duyarız. Edirne’de bulunan Selimiye Camisinde de avlunun giriş kapısı bizim doğal mesafe sınırımızı oluşturuyor. Bu uzaklıktan caminin tamamını kadraja sığdırmak için 8 mm balık gözü objektifi tercih ettim. Böylece mimareler, ana kubbe, yanlarda yer alan küçük kubbeler ve hatta altında durduğum revak bölümünün üst tarafı da kadrajıma girmiş oldu. Abartılı deformasyonun izleyen gözü rahatsız etmemesi için çekim noktası olarak cami girişini tam ortalayacak açıyı bulmaya çalıştım. Işığın geliş yönüne […]
Read More ›

POZLAMA MÜDAHALESİ : KARDA ÇEKİM

Fotograf makinelerinin pozmeterleri, ışık ölçerleri, renkleri görmez. Farklı renklerin ışık ölçümünü yanıltmaması için pozometreler dokusuz siyah ve dokusuz beyaz arasında yer alan gri tonların tam ortasında yer alan 5. Gri ya da % 18 Gri denilen bir tona göre kalibre edilmişlerdir. Bu nedenle pozometreler beyaz ve siyah renkli konularla karşılaştığımızda ortamdaki ışık koşulundan farklı sonuçlar gösterirler. Siyah alanların çok yer kapladığı sahne sanatları gibi konularda olması gereken ışık değerlerinden daha düşük eşlemeler gösteren pozometreler, kar gibi beyaz renkli konularda yansıyan ışıklardan etkilenerek olması gereken değerlerden daha yüksek enstantane – diyafram eşlemeleri sonucuna ulaşırlar. Bunun sonucu olarak özellikle karlı ortamlarda çekim yaparken ışığın durumuan göre kar fotograflarında gri ya da mavi tonlar baskın olur. Bir çok fotograf gönüllüsü bu durumu Beyaz Ayarı ile düzeltmeye çalışır. Oysa ki çözüm pozlamaya müdahale etmektir. Kar gibi beyaz renkli konular ışığı çok fazla yansıtacağı için pozometreler var olan ışıktan daha fazla ışık algılar ve daha yüksek enstantane – diyafram eşlemesi sonucuna ulaşırlar. Erciyes Dağı çevresinde çektiğim bu fotografta da kadrajın neredeyse tamamının beyaz olması pozometre için yanıltıcı bir koşul oluşturuyor. Bu tarz fotograflarda karın kadrajınızda kapladığı alanı dikkate alarak genel ışık ölçümünden artı (+) yönde bir ya da iki stop pozlama müdahalesi beyaz rengin doğru […]
Read More ›

KOMPOZİSYONDA ALTIN ÇİZGİLER

Fotografta kullandığımız ögeleri kadrajın neresine yerleştireceğimiz her zaman önemli bir kriter olmuştur. Merkeze yerleştirilen ögeler çevrelerinde oluşacak alan nedeniyle boşluk duygusuna ve durağan bir fotografa neden olurken, kenar ve köşelere konan ögeler gözü fotografın dışına doğru çekecektir. Altın oran, Mısır ve Yunan sanatının tarihi içinden geçerek Rönesans’a uzanan bir kavramdır. Yapısal bir tekniğe bağlanarak sanat tarihi kuramları içindeki yerini almıştır. Orantı iki büyüklük veya bir bütünün parçası arasındaki dengedir. Bu denge geometrik ölçülere bağlanmıştır. Mimari eserlerde ve diğer görsel sanatlarda da kullanılan altın kesim kuralı bir yüzeyin zorunlu bölünmesi gerektiği durumlarda kullanılacak en iyi yöntemdir. Altın kesim kuralında bir yüzey enine ve boyuna üç eşit parçaya bölündüğünde yüzeyde çizgilerin kesiştiği dört önemli nokta ortaya çıkar. Ana öge bu noktalardan birine yerleştirildiğinde anlatım ve görsellik açısından en uygun nokta bulunmuş olur. Bu dört ana noktadan ana ögenin özelliği ve anlatımı destekleyecek en uygunu seçilerek düzenlemenin yapılması gereklidir. Bir fotografta sadece ana konunun altın kesim kuralına göre yerleştirilmesi orantının yeterli olması anlamına gelmez. Ana ögeyi destekleyen yardımcı ögeler de kendi bölmelerinde altın kesim kuralına göre yerleştirilmelidirler. Bunun yanında, ana ve yardımcı ögelerin çerçevenin tümüne oranı da önemlidir. Mümkün olduğu ölçüde fotografta ana öge karenin ortasına getirilmemeli (Özel durumlar ve grup fotograflarında bu […]
Read More ›

FOTOGRAFTA FARKLI BAKIŞ YOLLARI

Son yıllarda dijital teknolojinin gelişmesi ve bilgisayar, internet kullanımının yaygınlaşmasıyla fotograf sanatı da çehre değiştirdi. Artık hemen herkes görüntü kaydedebiliyor, kaydettiği bu görüntüleri çok kısa sürede, teoride de olsa, tüm dünyayla paylaşabiliyor. Kabul etmek gerekir ki bu yaygınlaşma ve hız, fotograf çalışmalarında göreceli olarak daha zayıf kadrajların, daha etkisiz fotgrafların sayısını da arttırdı. Birbirinin tekrarı ve türevi olan pek çok fotograf sayısız kullanıcı tarafından üretildi. Oysa ki her sanat eseri bir düşünce anlatır, bunu bir biçimde anlatır, bir tekniğe yaslanır, bir özgünlük taşır. Bu nedenle de tüm fotograf gönüllülerinin temel hedeflerinden biri özgün eserler ortaya koymak olmalıdır. Bu kitabın çerçevesi içerisinde bu özgünlük için önerilebilecek yollardan biri herkesin baktığı, gördüğü şekillerin dışında bir biçim dünyası oluşturmaya çabalamaktır. Herkesin bakmadığı açılardan bakmak, herkesin denemediği teknikleri denemek, “ben yaptım oldu” kolaycılığına kaçmadan daha etkili bir anlatım yolu aramak önemli başlıklardan biridir. Örnek fotograf Prag şehrinde açtığımız fotograf sergisi için Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde yaptığımız karayolu yolculuğu sırasında çektiğim fotograflardan biri… Fotografçı olarak temel sorumluluklarımızdan biri mazeret yerine fotograf üretmektir. Bu nedenle Fotografçı Olmak Üzerine Pratik Bir Rehber kitabında Magnum fotografçısı David Hurn’un Bill Jay’e söylediği sözü bir başucu rehberi gibi kabul ediyorum: Kötü fotografçı için mazeret çoktur. İyi bir fotograf çekemeyen her fotograf […]
Read More ›

KOMPOZİSYONDA DENGE

Bir fotografta ögeler arasında aranan önemli bir görsel bir unsur da dengedir. Fotografı tam ortasından hayali bir iple astığımızı düşünelim. Fotografın herhangi bir tarafa doğru yatmaması, dengede durması gerekir. Bundan çıkacak anlam fotografın bir tarafına bir öge yerleştiriyorsanız, diğer tarafına da aynı ögeden koymalısınız değildir. Bu, fotografta tüm ögeleri aynı tarafa yığmayın, bir tarafı tamamen boş bırakmayın demektir. Fotograftaki denge kavramı, fizikteki ve matematikteki denge kavramının içeriği ve anlamı gibidir. Fizikte kaldıraç yasası olarak adlandırılan yasaya göre; bir el terazisinde ağırlık merkezinin yakınına asılan ağır bir madde ile ağırlık merkezinin uzağına karşı tarafa asılan hafif bir madde arasında ağırlık bakımından fark olmasına rağmen terazi dengede durur. Bu yasadan hareket ederek düzenlemede lekeleri renkleri, büyüklükleri ve tonları bakımından merkeze olan uzaklıklarına göre dengeye getirilebilir. Ağırlık kavramını fizik ve matematikteki anlamından farklı bir anlamda fotografçılıkta kullanılmaktadır. Fotografçılıkta ögelerin ağırlığı renk tonları ve fotografta kapladıkları alan ile ilgilidir. Fotografın merkezine eşit uzaklıkta olan ve biri fon ile uyumlu diğeri kontrast yaratan renge sahip iki ögede denge, kontrast ögenin daha baskın olarak algılanması ile bozulmuştur. İnsan, simetrik görüntülerden daha çok simetrik olmayan düzenlemeleri tercih etmektedir. Bu nedenle bir fotografta birbirine eşdeğer ağırlıkta iki ayrı yerleştirme yerine merkezden farklı uzaklıkta ve farklı ağırlıkta ögelerin kullanılması […]
Read More ›