VAR OLAN ATMOSFERİ KULLANMAK – MEVSİMLER

Fotoğraf pek çok fotoğraf gönüllüsü için keyifli bir hobi olduğundan genellikle ışığın renk ve aydınlatma yönünden güçlü olduğu sabah ve akşam saatlerini tercih ederler. Bununla birlikte havanın da iyi olduğu dönemlerde fotoğraf çalışmayı daha keyifli bulurlar. Oysa ki farklı hava durumlarında da etkili atmosferler oluşur ve verimli fotoğraf çalışmaları yapılabilir. Yağmur ve kar gibi hava durumlarında da fotoğraf çekimlerine devam etmek etkileyici sonuçlar sağlayabilir. Bu tarz hava durumlarında çekim çalışması yapabilmek için fotoğraf makinenizin su geçirmez olması ya da makineler için özel olarak yapılan yağmurluklardan kullanmak doğru bir önlem olacaktır. Nepal’in “güzellikler şehri” olarak kabul edilen Patan’da yakalandığımız yağmur sırasında sığındığımız kafenin penceresinden yağmurda yürüyen insanların fotoğraflarını çekmeye karar verdim. Şemsiyeler güçlü görsel ögeler olarak fotoğrafta atmosfer oluşturmayı kolaylaştırıyordu. Yürüyen insanların birbirleriyle çakışmadan kadrajda yer alabilmeleri için yüksek bir noktadan çekim yapmak gerekiyordu. Çekim açısını bulduktan sonra da çekim zamanlaması da önemliydi. Adımların atıldığı bir anı tercih etmenin yanı sıra insanların birbirinden çok uzak olmadığı ve üst üste binmedikleri bir anı tercih etmek gerekiyordu. Yoğun yağış sırasında ışığın da az olması açık diyafram ve yüksek ISO kullanımını da kaçınılmaz tercihler olarak oluşturdu.
Read More ›

PERSPEKTİF YIĞILMASIYLA GÖRÜNENDEN FARKLI SONUÇLAR ALMAK

Biz dünyayı en, boy, derinlik ve zaman olmak üzere dört boyutlu olarak algılarız. Fotoğraf ise eni ve boyu olan, 2 boyutlu bir yüzey sanatıdır. Dört boyutlu dünyayı iki boyutlu fotoğrafa aktardığımızda derinlik ve zaman boyutlarını kaybederiz. Farklı objektiflerle derinlik, enstantane değişkenini kullanarak da zaman byutunu fotoğrafımıza katmaya çalışırız. Bununla birlikte objektiflerin görsel etkileriyle gözümüzün gördüğünden farklı sonuçlar almak da mümkündür. Bir çok farklı başlık altında İstanbul’da düzenlediğimiz uygulamalı fotoğraf atölyelerinde Galata Köprüsü ve Eminönü çevresinde sıklıkla çekim çalışmaları yapıyoruz. Bu bölge İstanbul’a dair pek çok öge barındırdığı için fotoğraflarımıza mekan bilgisini de kolaylıkla eklememizi sağlıyor. Arka planda yer alacak yeni Cami, Süleymaniye, Beyazıt Kulesi, Galata Köprüsü ve Galata Kulesi oldukça güçlü görsel ögeler kullanma şansı veriyor. Genel görüntüler mekan bilgisini çok daha kolay verirken dikkatli bir çevre kontrolüyle daha özel kadrajlar oluşturmak da mümkündür. Eminönü Meydanı’nda yer alan seyyar satıcıların arabaları üstlerinde yer alan detayları tele objektif kullanarak çevreden ayıklamak oldukça kolaydır. Bununla birlikte doğru yüksekliği ve bakış noktasını bulmak kaydıyla arka plana Galata Kulesi’ni denk getirmek mekan bilgisine katkı sağlayacaktır. Perspektif yığılması etkisi kuleyi çok daha yakın göstererek, mesafeyi azaltıyor böylece izleyicinin fotoğrafa kolaylıkla girmesini sağlıyor. Açık diyafram tercihiyle sınırlı alan derinliği kullanımı da ilginin öndeki detayda toplanmasına yardımcı […]
Read More ›

TELE OBJEKTİF KULLANIMI: UZAKTAKİ KONULARDAN DETAY ÇEKİMLERİ

Birçok fotoğraf çalışması için mümkün olduğu kadar fiziksel ve manevi olarak çalıştığımız konuya yakın olmak konuyu derinlemesine anlatmak için önerilen bir çalışma yöntemidir. Ancak bazı konularda fiziksel olarak konuya yaklaşmak mümkün olmamaktadır. Tele objektifin dar açıyla görme özelliği sayesinde yanına giderek çekim yapamayacağımız konuları da çalışma şansımız vardır. Yılkı atlarını fotoğraflamak için sıklıkla atölye çalışmaları düzenlediğimiz Kayseri ili Hörmetçi Köyü’nde 300 attan oluşan bir sürü var. Köy yakınlarındaki geniş arazilerde farklı ışık koşullarında koşarken fotoğrafladığımız sürüyü bir araya toplayarak yakın çekimler de yapma şansımız oluyor. Ancak aralarına girdiğimiz zaman oldukça ürkek olan atlar bizden uzaklaşıyor. Bu nedenle atların toplandığı alanın hemen yanında bulunan tepeye çıkarak tele objektif ile çalışabiliyoruz. Zoom özelliği olan bir objektif ile farklı kadrajları kolaylıkla oluşturabiliyoruz. Aynı zamanda sınırlı alan derinliği sayesinde tek bir atı ilgi merkezi haline getirebiliyoruz. Sınırlı alan derinliğini oluşturabilmek için tele objektifin yanı sıra açık diyafram da kullanmamız gerekiyor. Bu tarz bir çalışma yaparken sürü içerisinde farklı renkte olan atları özellikle izliyoruz. Anlık oluşan hareketler ilginç fotoğraf kareleri oluşturabiliyor, bu nedenle her an tetikte olmamız gerekiyor. Hareketli konuların fotoğraflarını çekerken fotoğrafçının “deklanşöre basma refleksi” ortaya çıkacak fotoğrafın başarısını çok etkiler. Bu sebeple yaptığım pek çok fotoğraf atölyesinde katılımcı dostlara mümkün olduğu kadar çok […]
Read More ›

RENK KULLANIMI: ABANT GÖLÜ – BOLU

Özellikle renkli fotograflar ile ilgilenen fotograf gönüllüleri için renk ögesi ana konuyu vurgulayacak en önemli kompozisyon kriterlerinin başında gelir. Fotografladığımız konunun rengi sadece izleyecinin dikkatini çekmeyi sağlamaz, aynı zamanda fotografçıyı da o konuyu fotograflamaya iten önemli bir ögedir. Çektiğiniz konunun rengiyle izleyen gözün dikaktini çekmesini ve ilginin o konuda toplanmasını istiyorsanız konunun doğada az bulunan renklere sahip olması bir avantajdır. Mavi, yeşil, kahverengi, gri gibi renkler doğada ve çevremizde çok fazla olduğundan çok zıt renklerin içinde yer almıyorlarsa dikkat çekmezler. Sarı, turuncu, kırmızı gibi renkler ise aynı renklerin içinde olmadıkları her durumda dikkat çekerler. Bu nedenle ana konunuzu bu renklerden seçmek ilgi merkezi olacak konuyu kolaylıkla oluşturmanızı sağlayacaktır. Zaman zaman fotograf yolculuklarımızda kurgu çalışmalar da yapıyoruz. Genel görüntülerde bir ilgi merkezi oluşturmak ve izleyen gözün fotografa giriş yapmasını sağlayacak bir nokta vermek amacı taşıyan bu kurgularımızda çevreden farklı renkteki konumuz fotografa ilk bakışta dikkat çekebiliyor. Bu örnek fotografta olduğu gibi farklı renkler taşıyan şemsiye güçlü bir ilgi merkezidir. Ters açıyla gelen ışık şemsiyenin içinden geçerek renklerin daha parlak oluşmasını sağlıyor. Pozlamaya yaptığım 0,7 stopluk eksi (-) yönde müdahale çevrenin daha koyu oluşmasını ve renklerin daha vurucu bir şekilde ilgi merkezi olmasını sağlıyor.  
Read More ›

GÖLGELERİN ANA KONU OLARAK KULLANILMASI

Elbette ışığın fotoğrafın oluşumu için çok büyük bir etkisi var, ancak bu etkinin daha güçlü olmasını sağlayan öge de gölgedir. Biz fotoğrafçılar gölgeleri fotoğraflarımızda 2 şekilde kullanabiliriz. Birincisi gölgelerin ana konu olarak kullanılmasıdır. İkincisi ise çevrenin karanlık alanlarla örtülerek izleyen gözün aydınlık alanları daha kolay algılamasını sağlayan yardımcı öge olarak kullanılmasıdır. Gölgelerin ana konu olarak kullanılabilmesi için belirgin bir şekilde fondan ayrılmaları ve güçlü bir form oluşturmaları gerekmektedir. Bunun için de klasik kompozisyon kriterlerinden bakış yüksekliği, bakış açısı ve kritik an başlıklarına dikkat etmek gerekiyor. Gölgelerin koyu olarak oluşması ve siyah lekeler olarak fotoğrafımızda yer alamsı için de ışık ölçümünün aydınlık alanlardan yapılması gerekli. Elbette tonların daha koyu oluşması için de pozlamaya eksi (-) yönde müdahale etmek gerekiyor. Genelde bu müdahaleyi -1,0 stop civarında yapmayı tercih ediyorum. Bu sayede koyu alanların tonları güçlenirken aydınlık alanları da kaybetmemiş oluyorum. Bu fotoğrafı da Mardin – Midyat’a yaptığımız bir fotoğraf gezisi sırasında çekme şansım oldu. Bulunduğum noktada uzayan gölgeleri çevreden ayıklama şansım olduğu için yapmam gereken ışık ölçümünü aydınlık zeminden yapıp fotoğraftaki kişinin gölgesinin anlamlı bir hareket haline geldiği an deklanşöre basmaktı.
Read More ›

İÇ MEKANDA YAPAY IŞIK KULLANIMI; KATHMANDU – MAYMUN TAPINAĞI

Farklı inançların ibadethanelerinde var olan atmosfer ve ritüeller etkili fotoğraf kareleri için imkanlar sağlar. Farklı ışık kaynaklarıyla ortaya çıkan renk fotoğraflara güçlü bir görsellik katarken huşu içinde dua eden insanlar da fotoğrafın dramatik yapısını oluşturur. Nepal’in başkenti Kathmandu’da bulunan Swayanbunanth (Maymun) Tapınağı’nında bulunan bir bölümde de yakılan yüzlerce mum benzer bir atmosfer sağlıyor. Sabahın erken saatlerinde başlayan dua, adak, ayin gibi ritüeller birçok fotoğraf çalışmasına imkan veriyor. İç mekanda ışığın az olması ISO’nun normalden daha yüksek değerlerde tercih edilmesini gerektiriyor. Bu nedenle bu fotoğrafta genelde kullandığım 100 ISO yerine 400 ISO kullandım. Aynı zamanda açık diyafram ile çalışma da bir başka dikkat edilmesi gereken tercih. Bu fotoğrafta kullandığım 2,8 diyafram değeri enstantaneyi olabilecek en yüksek değere taşırken aynı zamanda sınırlı bir alan derinliği oluşmasına da sebep oldu. Bu sayede ilgiyi ön planda dua eden kişide toplamak ve arka planda kalan yüzlerce mumun güçlü bir fon olmasını sağlamak mümkün oldu. Kullandığım tele objektif de arka planın öndeki kişiye yaklaşmasını sağlayarak izleyen gözün insan – mekan ilişkisini daha güçlü kurmasına da yardımcı oldu. Mum ışığının kırmızı renginin fotoğraftaki atmosferi desteklemesinin yolu White Balance (Beyaz Ayarı) tercihini de GÜN IŞIĞI olarak yapmaktan geçiyordu.
Read More ›

İÇ MEKANDA DOĞAL VE YAPAY IŞIKLARIN BİRLİKTE KULLANIMI; ST. ANTUAN KİLİSESİ

Birçok kilisede çekim yaparken vitraylar dikkat çeken ögelerden biridir. Özellikle dışarıdan gelen ışıkla renkleri ve detayları ortaya çıkan vitraylar pek çok fotoğraf gönüllüsü tarafından fotoğraflanarak arşivlere eklenir. Genelde ışık ölçümünün dışardaki aydınlık bölgeden yapılması iç tarafın karanlık kalmasına sebep olur. Son dönemde dijital fotoğraf makinelerinde yer alan HDR (High Dynamic Range – Yüksek Dinamik Aralık) çekim özelliği her iki bölgenin de detaylarını görme şansı veren bir teknik olarak uygulanabiliyor.   Bu fotoğrafı çektiğim İstanbul Beyoğlu’nda yer alan St. Antuan Kilisesi’nde ise mum yakılan bölümün hemen üstünde yer alan pencereler atmosferi güçlü kadrajlara imkan veriyor. Üst bölümde yer alan vitraylar renkli camları ve detaylarıyla mekanın özelliğini güçlendiriyor. Alt bölümde yer alan mumların sağladığı renk de fotoğrafın etkisini arttırıyor. Bu etkinin güçlü olabilmesi için White Balance’ı (Beyaz Ayarı) GÜN IŞIĞI olarak tercih ettim. Bu sayede Kelvin derecesi daha düşük olan mum ışığı kırmızı rengiyle fotoğrafta yer alıyor. Mumların önünde bulunan kişiler ışık ölçümünün aydınlık alandan yapılması sebebiyle silüet olarak kaydediliyor. Çekim anını sağdaki kişinin mumlara uzandığı an olarak tercih etmek kişilerin daha belirgin olarak algılanmasına da yardımcı oluyor. Genel olarak çekim çalışmalarımda makinemi diyafram öncelikli konumda (A ya da Av) kullanıyorum. Böylece diyaframı seçiyor, ortamdaki ışık koşuluna göre enstantaneyi makineme bırakıyorum. Bu […]
Read More ›

İÇ MEKANDA GÜNIŞIĞI KULLANIMI VE “SESSİZ” ÇEKİM

Birçok çekim gezisinde cami, kilise gibi kutsal mekanlarda çekimler gerçekleştiriyoruz. Kimi zaman mimari özellikleri ön plana çıkardığımız kadrajları çalışırken kimi zaman da bu mekanlardaki ibadetler, ritüeller fotoğraf konumuz oluyor. Genel görüntülerde ortam aydınlatmasını kullanırken daha yakın plan çekimlerde lokal aydınlatmalar bizlere yardımcı olur… Özellikle birçok camide ibadet zamanları dışında yaptığımız çekimlerde dua eden, namaz kılan ya da bir köşede Kur’an okuyan insanlar fotoğraflarımızda yer alabiliyor. Bu tarz çekimlerde her fotoğraf çalışmasında olduğu gibi ışık, aydınlatma, ışık ölçümü, kullanılacak enstantane – diyafram değerleri, tercih edilecek objektif, kadrajın estetik olması için uyulacak, uygulanacak kompozisyon kriterine karar verirken bir yandan da bu kutsal mekanlarda insanları rahatsız etmeden çekim yapabilmenin de yollarını bulmamız gerekiyor. İnsan ve portre çekimlerinde çoğu zaman çekim öncesinde bazen sorarak bazen de işaretlerle fotoğrafını çekeceğimiz insanlardan izin istiyoruz. Ancak bazı durumlarda çekim öncesi kurulacak iletişim konunun doğallığını bozacağı için bu izni almadan da çekim yaptığımız oluyor. Bu gibi durumlarda ben çekimi tamamladıktan sonra çektiğim fotoğrafı o kişiye göstererek ne çektiğimi, niye çektiğimi anlatmayı tercih ediyorum. Böylece karşılıklı olarak güven duygusuyla fotoğraf hayatıma devam edebiliyorum. Bu fotoğrafta da bu izni çekim sonrasında kurduğum iletişim ile hallettim. Ancak çekim sırasında makinenin perde sesinin de rahatsız edici ve dikkat dağıtıcı olmaması için kullandığım […]
Read More ›

IŞIK KULLANIMI: YEDİGÖLLER’DE DETAY ÇEKİMİ

YEDİGÖLLER MİLLİ PARKI’NDA DETAY Kimi zaman detay fotoğrafları geniş açı objektifle bir çok şey gösteren kadrajlardan çok daha fazla şey anlatabilir… Doğru ışık koşulu ve bakış açısını bulmak şartıyla elbette… Bir çok fotoğraf gönüllüsü sonbahar renklerini fotoğraflamak için özellikle Ekim ayının sonlarında Bolu ili sınırlarında yer alan Yedigöller Milli Parkı’nı ziyaret eder… Burada yedi küçük gölün çevresinde yer alan ormanlardaki farklı ağaç türlerinin sonbaharda aldığı renkleri bir arada görebilmek ve biraz da şanslıysanız iyi bir ışık koşulunda fotoğraflamak mümkündür. Hemen hemen her fotoğraf konusunda olduğu gibi doğa fotoğraflarını da 3 farklı planla fotoğraflamaya çalışırız: genel, orta ve detay planlar… Genel planlar daha çok geniş açı objektifle çekilir ve tüm ortamın anlaşılmasını sağlar… Orta planlar genellikle normal objektifle çekilir ve insan-mekan ilişkisinin anlaşılmasına, boyutların doğru olarak algılanmasına yardımcı olur. Detay planlar ise daha çok tele objektifle ya da yakından çekilir ve ilk bakışta dikkat çekmese de konunun neredeyse tüm yükünü taşıyacak ayrıntılardan oluşur. Sonbaharda sararan yaprakların detayı da bu konunun yükünü taşıyabilecek bir plandı. Bu tarz konularda fotoğrafçıların konunun karşılarına gelmesini beklemekten ziyade farklı yükseklikler, farklı bakış açıları ve farklı objektifler ile çevrelerini incelemeleri etkili sonuçlar sağlayabiliyor. Bu fotoğrafı öğlen güneşinde çektim. Ancak tele objektif ile yaprakların arkasının gölge bir alana […]
Read More ›

İNSAN VE PORTRE FOTOGRAFÇILIĞI: İFADEYİ VURGULAMAK

İnsan ve portre fotograflarında fotografını çektiğimiz kişinin duygu, düşünce, ifade, tavır, kimlik ve kişiliğini etkili bir şekilde aktarabilmek için sırasıyla bazı fotografik kararlar vermek gerekir. İlk tercih kullanılacak objektiftir. 80 – 135 mm arasındaki odak uzaklıkları kadrajda sadece fotografını çektiğimiz kişiyi bırakacak ayıklamayı yapacağı için doğru bir karar olacaktır. Net Alan Derinliğini sınırlı kullanmak da yine fotografını çektiğimiz kişiyi ilgi merkezi haline getireceği için doğru bir tercih olacaktır. Ancak hemen her fotograf konusunda olduğu gibi etkili ışık kullanımı tüm bu teknik tercihlerin öncesinde gelmektedir. Ana konuyu öne çıkaracak, ilginin farklı yerlere kaymasını engelleyecek bir aydınlatma yönü ve koşulu çalışmayı çok kolaylaştıracaktır. Kapı ve pencere önlerinde yapılan çekimlerin arka planı karanlık bırakarak ilginin ana konuda toplanmasını sağladığından daha önceki örnek fotograflarda konuşmuştuk. Bu nedenle insan ve portre fotograflarında da bu koşulu sağlamak çekime çok yardımcı olacaktır. Çektiğimiz konuyu en etkili şekilde ortaya çıkacak ışık konuyu 45 derece açıyla gelen ışıktır. Bu sayede konunun bir bölümü aydınlanacak diğer tarafa doğru yumuşaktan başlayarak koyulaşan gölgeler hacim, detay, doku ve derinlik duygusunu fotografımıza katacaktır. Fotografını çektiğimiz kişilerin bu uygun ışık koşulunda bizi bekliyor olma ihtimalleri çok az olacağından kuracağımız iletişimin önemi bir kez daha ortaya çıkacaktır. Fotografını çektiğimiz kişiye nerede durmasını, hangi yöne doğru […]
Read More ›