Zaman zaman pek çok fotoğraf gönüllüsü genel görüntüleri çalışırken 180 derece ya da daha geniş görüş açılarına sahip panoramik fotoğraflar da çekmek isterler. Ancak yaptıkları çekimlerde fotoğrafların çok ince ve uzun olmasından da rahatsızlık hissederler. İşte bunun için kolay bir yöntem önerim var. Elbette panoramik fotoğraf çalışmalarının özel tripod başlığı, açı hesaplamaları, görüntü birleştirme programları kullanımı gibi profesyonel bir yönü de var. Ancak bir fotoğraf yolculuğu sırasında bunca profesyonel yöntem ile uğraşmak istemeyen fotoğraf gönüllüleri yan yana çektikleri fotoğrafları daha sonra birleştirerek panoramik görüntüler oluşturuyorlar. Sonuç fotoğrafların bazen çok ince uzun, bazen de ışık dengesinin bozuk olarak oluşması can sıkıcı olabiliyor. Panoramik çekim yapmak istediğimde şöyle bir yöntem izliyorum: Önce çekim yapacağım açıyı belirliyorum. “Şu noktadan başlayacağım, bu noktada bitireceğim..” İlk karede elim ya da ayağım gibi alakasız bir fotoğraf çekiyorum ki başlangıç karemi daha sonra kolaylıkla ayırt edebileyim. Daha sonra deformasyona yol açmayacak bir objektif ile “dikey olarak” ilk fotoğrafımı çekiyorum. Burada önemli olan nokta kadrajın dikey olarak çekilmesi. Böylece daha sonra fotoğrafları birleştirdiğimde panoramik görüntüm çok ince ve uzun olmuyor. Daha sonra dönerek diğer fotoğraflarımı çekiyorum. Burada dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, her bir fotoğrafın % 30’luk görüntü alanının diğer fotoğrafın % 30’luk alanıyla aynı olması. Örneğin […]
Read More ›
Kimi zaman fotoğrafını çektiğimiz konunun ne kadar büyük ya da ne kadar küçük olduğu anlaşılmaz. Büyüklüğü ya da küçüklüğü belirgin hale getirmek için ana konunun yanına boyutunu bildiğimiz bir şey koymak anlatıma çok yardımcı olur. Bizim boyutunu en iyi bildiğimiz “şey” bir insandır. Kadrajda yer alan bir ağaç bize boyutu anlatmaz çünkü bir ağacın da ne kadar olduğunu bilmiyoruz, türüne ve yaşına bağlı olarak boyutları değişkendir. Ama bir insanın boyunu üç aşağı beş yukarı tahmin edebiliriz. Örneğin 3 metre 5 metre olmayacağını biliriz… Boyutunu bildiğimiz öge ana konuyla kıyas yapma ve boyutları tahmin etme şansımız olur. Türkiye’nin en önemli fotoğraf platolarından olan Kapadokya bölgesindeki peribacalarının da yalnız başlarına fotoğraflanması durumunda boyutlarını tahmin etmek güçtür. Bölgede irili ufaklı pek çok peribacası bulunur. Bunlardan bazıları vadilerin içlerinde yer alır ve yanlarına gidildiğinde siluetlerini gökyüzüne düşürmek ve belirgin hale getirmek mümkündür. Ters ışık koşulunda bulunan peribacalarının siluet görüntülerin oluşması için ışık ölçümünün gökyüzünden yapılması gerekmektedir. Böylece gökyüzünün renkleri doğru oluşurken yeterli ışığı almayan ön plandaki peribacaları siluet olarak oluşur. Peribacaları arasında yürüyen bir kişi boyutları algılamak için ölçek oluşturur ve boyutlar algılanır hale gelir. Ayrıca kadrajda bulunan kişi fotoğrafa yaşam ögesi katar, dinamizm ekler. Elbette yürüme eylemini etkili gösterebilmek için adım atıldığı an deklanşöre […]
Read More ›
Özellikle insanların fotoğraflarını çekerken bazı müdahalelerle görüntüyü daha etkili hale getirmeye çalışırız. “Işığa doğru döner misin?”, “Bu tarafa bakar mısın?” ya da “Gülümseyin!” demek dahi fotoğrafın daha güçlü oluşması için yaptığımız müdahaleler arasındadır. Bu küçük müdahaleler dışında zaman zaman kadrajı, fotoğrafı tamamen oluşturduğumuz kurgular da çalışıyoruz. Düzenlediğimiz fotoğraf yolculuklarında ve atölye çalışmalarında bu tarz kurgu çekimleri, katılımcı dostlarımız benzer konularla karşılaştıklarında hangi tercihleri ne amaçla yapabilecekleri konusunda rehber olması umuduyla hazırlıyoruz. Bir fotoğraf çalışması için kurgu yaptığınızda unutmamanız gereken stüdyo çalışan bir profesyonel fotoğrafçı gibi artık her şeyin sizin kontrolünüzde olduğudur. Çekimi yapacağınız mekân, ışık koşulu, varsa modellerinizin duruşu, bakışı gibi her türlü detayı sizin planlamanız gerekir. Bununla birlikte her konunun farklı açılardan, kadrajlardan farklı bir sonuç verebileceğini düşünerek olası tüm kadrajları da çalışmanız gerekir. Kurgu yapıldığında amaç etkili en az bir fotoğraf ile çalışmayı tamamlamaktır. Örnek fotoğraflar dünyanın en fotografik etkinliklerinden biri olan Hindistan Pushkar Deve Panayırı’nı fotoğraflamak için düzenlediğimiz fotoğraf yolculuğu sırasında yaptığımız bir kurgu çalışmasından… Bu kurgu için günbatımına yakın bir zaman dilimini seçtim, böylece hem akşam ışığının yumuşak etkisini hem de günbatımının ters ışık koşulunu çalışabilecek fırsatlar doğmuş oldu. Çekim noktası için Pushkar Çölü içerisinde bir kumul tepesini belirleyerek gerektiğinde çöl dokusunu gerektiğinde gökyüzü boşluğunu kullanabileceğimiz […]
Read More ›
Düzenlediğimiz fotoğraf atölyeleri ve çalışmalarında teknik ve biçim konularını konuşurken her bir başlık birbirinden bağımsız başlıklar gibi anlatıyoruz. Enstantaneyi anlatırken diyafram yokmuş gibi, diyaframı konuşurken ISO ilgisiz gibi analtıp daha sonra bu ögeleri bir araya getiriyoruz. Kompozisyonda da belirginlik, grafik, renk, ilgi merkezi gibi başlıkları birbirinden ayrı başlıklar gibi açıklıyoruz. Ancak makinemizi boynumuza omzumuza asıp dışarı çıktığımızda ve bir fotoğraf çekimi yaptığımızda tüm bu bilgiler ve tercihler bir arada çalışılması gereken konular olarak karşımıza çıkıyor. Bu nedenle bir çok atölye çalışmasında “biz bu başlıkların hepsine hakim olur, bir konuyla karşılaştığımzıda uygun olanları kullanırız” gibi bir tanımlamayla konuyu toparlamaya çalışırım. İran İsfahan’da yer alan Siosepol Köprüsü’nün alt bölümü iç içe geçen kemerlerin sağladığı ritim ile güçlü bir görselliğe sahiptir. Ancak sadece ritim bilgisi bizim etkili bir fotoğraf oluşturmamıza yeterli olmaz. Aynı zamanda perspektif etkisini, renk ile ilgi merkezini ortaya çıkarmayı, gidiş – bakış boşluğunu doğru kullanmayı, uygun anda deklanşöre basmayı, çekim açısını doğru seçmeyi de bir arada kullanmamız gerekir. Köprünün altını temizleyen görevlinin kıyafeti genel ortam ile kontrast oluşturduğu için etkili bir kadraj olabilmenin ilk ipucuydu. İç içe geçen kemerlerin oluşturduğu ritim ve perspektif etkisini en güçlü görebileceğimiz noktaya yani tam ortaya geçerek çekim açısını belirlemiş oldum. Görevliyi Altın Kesim’e denk […]
Read More ›
Fotoğraf kararsız ve bilinçsiz bir kayıt değildir. Fotoğraf çeken kişi neyi anlatacağını, nasıl anlatacağını, hangi teknikleri kullanacağını, nasıl bir anlatım dili oluşturacağını bilir, konuya tüm bu tercihlerini birleştirerek belirlediği bir ana fikir çerçevesinde yaklaşır. Konunun yeterince güçlü vurgulanmadığı, anlatılmadığı, gösterilmediği fotoğraflar için ilgi merkezi zayıf ya da ilgi merkezi yok denilir. İzleyen gözün fotoğrafa girmesini sağlayan, ana konuyu, ana fikri anlatan, gösteren vurgulu öge fotoğrafın ilgi merkezidir. Görüntünün, görselliğin tekdüzeliğini yok eden bu öge, fotoğrafın temel yapı taşıdır. Fotoğrafçının yaptığı tercihlerle ortaya koyduğu ilgi merkezi, fotoğrafı sadece bir görsel kayıt olmaktan öteye taşır. İzleyen gözün fotoğrafa girmesini, anlatılan konuyu anlamasını, gösterilen konuyu görmesini, verdiği mesajı almasını sağlayacak olan ilgi merkezinin kolayca algılanması aslında kompozisyonun temel amaçlarından biridir. Konuştuğumuz, konuşacağımız tüm kompozisyon kriterleri, alternatif kompozisyon arayışları ve yapılan tüm teknik tercihler (aydınlatma, ışık ölçümü, enstantane – diyafram, objektif kullanımı vb.) ilgi merkezini daha güçlü bir şekilde ortaya çıkarmak içindir. İlgi merkezinin olmadığı ya da yeterince vurgulanmadığı fotoğraflar etkili olmayacaktır. Dünyanın çatısı da denilen Everest Dağı Ana Kampı’na yaptığım yürüyüş sırasında 5160 metre yükseklikteki Gorak Shep yerleşiminde 7861 metrelik Nuptse Dağı’nın hemen altında konakladım. Nuptse Dağı heybetli bir şekilde gün içerisinde sürekli değişen ışık ve bulut koşullarıyla en önemli fotoğraf konusu oldu. […]
Read More ›
Çektiğimiz her fotoğrafta izleyen gözün fotoğrafa girmesini sağlayacak, konunun bütün yükünü taşıyacak güçlü ilgi merkezlerine ihtiyaç duyarız. Işık, renk, grafik ya da hareketle ön plana çıkaracağımız, başrole taşıyacağımz konu ilgi merkezi olacaktır. Hindistan’ın Varanasi şehrinde Ganj Nehri kıyısında düzenlenen ölü yakma törenleri Hinduizm’in önemli ritüellerinden biridir. Aynı zamanda görselliğiyle de pek çok fotoğraf gönüllüsünün çekim yapmak istediği bir noktadır. Günün 24 saati devam eden ritüellerin görselliğinin en yüksek olduğu dönem akşam saatleridir. Çevrenin karanlık olması, yükselen alevlerin rengiyle birlikte etkili görsellikler oluşturur. Ancak sadece bu görüntü ilginin alevlerin üstünde kalmasına yol açacaktır. Bu nedenle hem görüntünün atmosferini güçlendirecek hem de ilgi merkezi olacak bir konu ve an beklemek gerekir. Ölü yakma törenleri 24 saat boyunca devam ettiğinden ve dar bir alanda yapıldığından, aynı noktada biri biter biri başlar. Biri bittiğinde kalan küller, közler üzerine su dökülerek, küller kutsal nehre dökülerek tören tamamlanır. Yaklaşık 4 saat yanan odunların oluşturduğu közleri söndürmek için su dökülüğünde oluşan buhar güçlü görsellikler yaratır. Alevlerin önünde gelerek bu işlemi yapan görevli ışık koşulundan dolayı silüet olacaktır. Bu görselliğin oluşması için ışık ölçümünün aydınlık olan bölümden yapılması gerekir. Böylece ön planda ve ters ışıkta kalan konular silüet olacak ve lekeler yardımıyla ilgi merkezi haline gelecektir. Işığın az […]
Read More ›
Birçok fotoğraf gönüllüsü hangi makineyi, hangi objektifi satın alması gerektiğini dert edinir, bir başka grup hangi diyafram değerinin en keskin sonucu vereceğini kafasına takar, büyük çoğunluk ne kadr çok geziye çıkarsa o kadar “güzel” fotoğraflar çekebileceğini iddia eder… Oysa ki fotoğraflarımıza bakıldığında bunların hiçbiri izleyicinin aklından geçmez… Bir fotoğrafa bakıldığında 2 soruya cevap aranır: bu fotoğraf bize ne anlatıyor ve bunu nasıl anlatıyor? Bu soruların cevaplarında neredeyse teknik hiç bir başlık yoktur. Anlatılan içerik, bunu nasıl bir yaklaşımla anlattığınız, kurduğunuz biçim dünyası ve ortaya çıkardığınız duygu asıl dert edilmesi gereken konulardır. Fotoğraf diğer anlatım yollarından farklı bir dildir. İzleyicinin de duygularını anlama dahil ettiği için John Berger tarafından bir yarı-dil olarak tanımlanmıştır. İzleyiciyi bu dile, iletişime dahil etmek için etkili, güçlü bi kompozisyon oluşturmak önemli bir niyet olacaktır. Genel fotoğrafik anlatım yollarından farklı bir yaklaşım ortaya koymanın ilk adımı neredeyse tüm değişkenlerde uç noktaları denemektir. Kullandığınız objektifin en geniş açını seçmek, diyaframı en açık ya da en kısık değerde kullanmak, en yakına gitmek ya da en uzak yerden çekimi yapmak bu uç noktalara örnek olabilir. Bunlarla birlikte bakış yüksekliğini de değiştirmek sıradan anlatımlardan bizi kurtaracaktır. Fotoğraf 2 boyutlu bir anlatım dili olduğundan arka planda kalan konular öndeki ana konunun üstüne […]
Read More ›
Fotoğraf çalışması yaptığımız konunun dramatik yapısının renklerden daha çok siyah beyaz olarak aktarılması anlamı destekliyorsa böyle bir tercih daha etkili bir atmosfer oluşturacaktır. Siyah beyaz film kullanmak ya da RAW dosyalar üzerinden siyah beyaz çevirme çalışması yapmak en güçlü sonuçları alabildiğimiz yöntemlerdir. Bunlarla birlikte yeni dijital makinelerdeki bazı filtre özellikleri farklı sonuçları çekim sırasında almaya da yardımcı olmaktadır. Olympus fotoğraf makinelerindeki ART (sanat) modunda bulunan DRAMATİK filtre içesinde yer alan siyah beyaz seçeneği ilk olarak renkleri siyah, beyaz ve gri tonlar olarak kaydetmeyi sağlar. Buna ek olarak tonlar arasındaki kontrastı da değiştirerek sıradan bir görüntüyü oldukça etkili bir hale getirebiliyor. Vefa – Süleymaniye arasında gerçekleştirdiğimiz bir fotoğraf yürüyüşünde Ebu’l Vefa Türbesi hazire (açık mezar) bölümünde ışık – gölge üzerine çekimler yaparken çevredeki meraklı kediler de çevremizde dolaşmaya başladılar. Mezar taşları etrafındaki ağaçların oluşturduğu gölgelerin ortaya çıkardığı homojen ışık sebebiyle renklerin, tonların zayıflaması etkili kadrajlar oluşturmayı engellediğinden ART / DRAMATİK / SİYAH BEYAZ seçeneğiyle çekim yapmaya karar verdim. Bu filtrenin kontrastı arttırması sayesinde aydınlık olan bölgeler güçlü, gölge alanlar da aydınlık alanları öne çıkaracak şekilde oluştu. Çektiğimiz fotoğraflarda kadrajın yatay ya da dikey olmasına karar verirken öncelikli olarak konunun doğasına dikkat ederiz. Mezar taşlarının dikey görüntüsü sebebiyle kadrajı da dikey olarak […]
Read More ›
Fotoğraf pek çok fotoğraf gönüllüsü için keyifli bir hobi olduğundan genellikle ışığın renk ve aydınlatma yönünden güçlü olduğu sabah ve akşam saatlerini tercih ederler. Bununla birlikte havanın da iyi olduğu dönemlerde fotoğraf çalışmayı daha keyifli bulurlar. Oysa ki farklı hava durumlarında da etkili atmosferler oluşur ve verimli fotoğraf çalışmaları yapılabilir. Yağmur ve kar gibi hava durumlarında da fotoğraf çekimlerine devam etmek etkileyici sonuçlar sağlayabilir. Bu tarz hava durumlarında çekim çalışması yapabilmek için fotoğraf makinenizin su geçirmez olması ya da makineler için özel olarak yapılan yağmurluklardan kullanmak doğru bir önlem olacaktır. Nepal’in “güzellikler şehri” olarak kabul edilen Patan’da yakalandığımız yağmur sırasında sığındığımız kafenin penceresinden yağmurda yürüyen insanların fotoğraflarını çekmeye karar verdim. Şemsiyeler güçlü görsel ögeler olarak fotoğrafta atmosfer oluşturmayı kolaylaştırıyordu. Yürüyen insanların birbirleriyle çakışmadan kadrajda yer alabilmeleri için yüksek bir noktadan çekim yapmak gerekiyordu. Çekim açısını bulduktan sonra da çekim zamanlaması da önemliydi. Adımların atıldığı bir anı tercih etmenin yanı sıra insanların birbirinden çok uzak olmadığı ve üst üste binmedikleri bir anı tercih etmek gerekiyordu. Yoğun yağış sırasında ışığın da az olması açık diyafram ve yüksek ISO kullanımını da kaçınılmaz tercihler olarak oluşturdu.
Read More ›
Sis, duman gibi konular fotoğrafta doğal atmosferlerdir. Fotoğrafa çok güçlü etki edecek bir studium sağlayan bu ögeler aynı zamanda kadrajının bazı bölümlerini örter ve ilgi diğer bölüm üzerine kolaylıkla toplanabilir. Hindistan Varanasi şehrinde kutsal Ganj Nehri kıyısında yılın her günü düzenlenen Aarti Törenleri farklı aşamalardan oluşuyor. Bir tarafta tapınak görevlileri töreni gerçekleştirirken diğer yanda başka görevliler bir sonraki adımın ekipmanını hazırlıyor. Fotoğrafta törenin sonraki adımında tütsülerle yapılacak bölüm için hazırlık yapan görevliyi görüyorsunuz. Sadece sokak lambalarıyla aydınlanan bir ortam olduğundan ışık çok az ve aktüel bir çekim yaptığım için tripod kullanma şansım yok. Bu nedenle yüksek ISO değerleriyle çalışmak verilmesi gereken ilk karardı ve bu fotoğraf için ISO’yu1250 olarak ayarladım. Yüksek ISO değeriyle birlikte açık diyafram olarak 2,8’i tercih ettim böylece enstantane değeri olabileceği en yüksek değere çıkmış oldu. Geniş açı objektif kullanarak ön plandaki tütsüleri ve adamı vurgulamak, arka planı da dumanla örterek atmosferi güçlendirmek mümkün oldu. Dumanın oluşturduğu atmosferin etkisinin artması izleyen göze bir ilgi merkezi vermekle mümkün olacağından dumanların aralandığı ve adamın aradan göründüğü bir an deklanşöre basmak fotoğrafı ortaya çıkardı.
Read More ›