KOMPOZİSYONDA UYGUN AN – KRİTİK AN

Başarılı birçok fotografta hissedilir ki deklanşöre “özel” bir anda basılmıştır. Ancak bu özel an günlük yaşam içerisinde neredeyse her an “yakalanabilecek” bir olgudur. Özellikle başlangıçta yakalama eylemi zor gibi gelse de sabırlı olmak gereklidir. İnsan yüzünde aniden oluşacak bir ifadeyi, birden patlayacak bir kahkahayı ya da tüttürülen bir sigaranın dumanını yakalamak için oluşabilecek hareketleri önceden sezmeniz gerekir. Beklediğiniz bir hareketin, durumun gerçekleşmesini takip etmekte zorlanmak olağan bir durumdur. Ancak sabırlı olmayı bir disiplin haline getirmemiz gerektiği de bir gerçektir. Deklanşöre basma pratiğinin geliştirilmesinden önce konuları, olayları izlemenin ve olayların gelişiminin doğru anlaşılmasının gerektiğine inanıyorum. Bu nedenle özellikle hareketli konuların yakalanması gibi bir başlık söz konusu olduğunda elimizde makine dahi olmadan yapılacak gözlemin, olayları izlemenin çok önemli ve gerekli olduğunu düşünüyorum. Gerçekleşen olayı en doğru şekliyle öğrendiğimizde başkalarına anlatma şansımız olacaktır. Bu izleme bize gerçekleşen hareketin en doğru anını, Uygun Anını öğrenme şansı da verecektir. Çünkü her hareketin saptanacağı uygun an farklıdır. Yüz metre koşucuların start çizgisinden fırlayışları hareketin başlangıcıdır. Oduncunun havada inmek üzere olan baltası hareketin ortasıdır. Dalgaların kayalara çarpıp dönüş anı ise hareketin sonudur. Belli bir bakış yönüne, uzaklığına, yüksekliğine karar verdikten sonra dahi sürekli hareketli olan bir dünyayı fotografladığımızı göz önüne alırsak, her saniye karşımıza farklı bir fotograf […]
Read More ›

SEYAHAT FOTOGRAFÇILIĞI ÜZERİNE…

Sadece yolda olmak, “evinden, yurdundan” uzakta olmak, günlük rutinini kırıp bunun dışında (bir süre için de olsa) yaşamak tek başına önemli bir uğraş, yaşam biçimi olmakla beraber, bunu yapan hiç kimseye yeterli gelmedi. Gezmekle birlikte paylaşmak da önem kazandı. Söz, yazı, resim, gravür, fotograf, film ya da video vb yollarla yaşananlar, görülenler, tanışılanlar, heyecanlar, öğrenilenler ilk seyahatlerden bugüne anlatıldı, gösterildi, aktarıldı. Seyahatler, seyahatnameler her daim mecrasını buldu; “gitmeyenlere”, “daha önce gidenlere”, “daha sonra gideceklere” sözle, yazıyla ya da görüntüler aracılığıyla ulaştı. Fotograflı seyahat… Benim gibi omzunda, boynunda makine sallandırarak gezenler için elbette fotograflı seyahatler, seyahat dergileri, seyahatnameler farklı anlamlar da taşıyor. 1826’da Nicephore Niepce, 8 saatlik pozlama ile ilk görüntüyü kaydettiğinde fotograf makineleri ancak iç mekânlarda kullanılabilecek bir beceriye sahip olabildi. Ta ki Louise Daguerre taşınabilir camera obscura ve daha çabuk gelişen kimyasallarla çalışmayı çözene kadar. 1839’da Daguerreotype ile fotograf çekmek daha kolaydı, ancak tüm malzemeyi (camera obscura, fotograf çekilecek cam ya da metal levhalar, tanklar, küvetler, kimyasallar, karanlık oda çadırı vb) bir katırın sırtına yükleyip yollarda fotograf çekme uğraşısı 1860’ları buldu. Yollara düşen fotografçılar ilk olarak kutsal mekanlara koştular. Bu yerlerin gerçek olduklarını, gerçekten var olduklarını ispatlayan en önemli delildi fotograflar. ( O zamanlar fotografların gerçeği gösterdiğinden şüphe yoktu! […]
Read More ›

IŞIKLI GÖLÜ’NDE GÜNEŞE KARŞI ÇEKİM

Güneş… Dünyayı aydınlatan, biz insanların görmesini, fotogafçıların da görüntülerini kaydetmesini sağlayan en önemli ışık kaynağı… Aydınlatma açısıyla, rengiyle, gölgeleriyle anlatım dilimizi oluştururken kullandığımız en güçlü öge… Bununla birlikte zaman zaman güneşi de kadrajımıza alarak etkili görüntüler oluşturma şansımız vardır. Güneşe kadrajında yer vererek kompozisyon oluşturan pek çok fotograf gönüllüsünün en önemli problemi güneşin beyaz bir top gibi parlayarak kadrajda dikkat çeken alanlar oluşturmasıdır. Bunu engellemenin yolu diyafram değerini mümkün olan en kısık (22, 32 vb.) bir değerde kullanmaktır. Böylece güneş, kullandığınız objektifin optik kalitesine bağlı olarak, yıldız gibi parlayacaktır. Işık kaynağının, bu örneğimizde güneşin, karşımızda olduğu durumlarda fotografınızda istemediğiniz noktasal parlamalar oluyorsa bu büyük ihtimalle objektifin önünde yer alan UV ya da Skylight filtrenizin kirli olmasıdır. Filtrenizi o kare için çıkartarak çalışmak bir çözüm sağlayabilir. Ayrıca oluşacak iç yansımaları engellemenin bir yolu da parasoley kullanmak olabilir. Denizli ili Çivril ilçesinde yer alan Işıklı Gölü öğleden sonra başlayarak gün batımı ve gece fotografları için oldukça etkileyici kadrajlar sağlayan fotografik bir noktadır. Bu fotografta ağaçların ve yansımalarının güçlü görünmesi için fotograf, geniş açı objektif kullanılarak ve yere yakın bir noktadan çekim yapılarak oluşturuldu. Işık ölçümünün gökyüzünden yapılması da ağaçların silüet olarak oluşmasını sağladı. Parasoleyler pek çok fotograf gönüllüsü için ışık kaynağının karşıda […]
Read More ›

KOMPOZİSYON’DA YÖN-UZAKLIK-YÜKSEKLİK

Bugünkü yazımız etkili bir kompozisyon oluşturmak için çekeceği konuyla karşılaşan fotografçının vermesi gereken üç önemli karar ile ilgili: Konuya Bakış Yönü – Bakış Uzaklığı ve Bakış Yüksekliği YÖN – UZAKLIK – YÜKSEKLİK Fotograflamak istediğimiz bir konuyu ilk gördüğümüz anda makineyi kaldırıp deklanşöre basarak kaydetmek çok kolaydır. Ama aynı konumda bulunan başka herhangi biri de aynı fotografı çekebilecektir. Bir konunun sadece bir tek bakış açısı olmadığını bilerek konuya farklı açılardan da bakmak önemlidir. Nitekim göz hizasından çekilen fotograf her zaman doğru fotograf olmayabilir. Fotografçı, konusu için kendine özel, konuyu daha vurucu hale getiren, çarpıcı bir nokta aramalıdır. Sıradanın dışında, farklı bir açıdan çekilen bir fotograf en olağan görüntüyü sihirli bir değnek değmişçesine değiştirebilir. Gerçekte fotografçının farklı bir açı, farklı bir bakış noktası keşfetmesi de çok zor değildir. Fotograf eğer anlık bir çekim gerektirmiyorsa, bir “o an” fotografı değilse, derhal makineye sarılarak peş peşe fotograflar çekmek yerine içinde bulunduğunuz mekana, çevrenize, olaya alışmak için biraz “zaman kaybedin”. Fotografını çekeceğiniz konuyu bir süre sadece “izleyici” olarak takip etmek hem olayı daha iyi anlamınızı hem de farklı açılarını keşfetmenizi sağlayacaktır. Bazen aşağıdan hiçbir özelliği olmayan görüntüler, yüksek yerlerden bambaşka perspektifler, çok daha etkileyici kadrajlar sağlayabilir. Bunu da ancak o olayı bir süre izlediğinizde keşfedebilirsiniz. […]
Read More ›

DOĞA FOTOGRAFÇILIĞI’NA GENEL BİR BAKIŞ

Doğa fotografçılığı, fotografın en zevkli dallarındandır. Bu dalda hızlı ve güçlü lenslerin, gelişmiş ışık sistemlerinin ve diğer ekipmanın önemi büyüktür; fakat en önemlisi, fotografçının konusunu iyi tanıması ve kendi görüşüdür. FIAP’ın 1985’te San Marino’daki genel kurulunda yapılan tanımlamaya bakarsak: “Doğa fotografı, doğal çevreleri içinde evcil olmayan hayvan ve bitki örtüsü ile insan eli değmemiş jeolojik ve doğal görünümleri kapsar. Konu ve çevresinin tam aktarılması ana ilkedir. İnsana ait herhangi bir iz yada ürettiği bir şey fotografta görünmemelidir. Kültür bitkileri, çiçek düzenlemeleri, evcil yada kafesteki hayvanlar, müzelerden yada insan ve çevresine ait fotograflar kabul edilmez. Bu koşullar yerine getirilirken teknik ve estetik kalitenin sağlanması için büyük gayret gösterilmelidir.” İnsan ve insana ait bir şeyin fotografa girmesi istenmez ama bir patikayı geçen vahşi bir hayvan gibi konularda, yolun insan eliyle düzenlenmiş olması hoş görülebilir. Fotografçılar bitki örtüsüne, hayvan varlığına ve jeolojik yapılanmaya saygılı olmalı, kesinlikle zarar vermemelidirler. Bu tanımlamalar bir serginin sınırlarını belirlemekten çok, fotografçıları doğal çevreyi duygusal, titiz ve gerçekçi bir yaklaşımla fotograflamaya yöneltebilmek amacındadır. Detay keskinliği, renk veya ton gibi kavramlarıyla doğa fotografçılığı; kompozisyon, renk armonisi ve sosyal mesaj gibi kavramların ön plana çıktığı amatör fotografçılıktan ilkesel olarak ayrılır. Fakat, yine de fotograf sanatçılarının görüntü yakalarken dikkat ettikleri hususları göz […]
Read More ›

UDAIPUR’DA AKŞAM IŞIĞI

Günün son saatlerine doğru, ufka doğru yaklaşmaya başladığında bulunduğumuz noktaya güneş ışınları eğik açıyla gelmeye başlar. Bizim beyaz ışık olarak bildiğimiz rengi oluşturan üç ana renk olan Kırmızı, Yeşil ve Mavi renkli ışınlar atmosferden daha uzun bir yol katederler. Dalga boyu en uzun olan Kırmızı renk bize ulaşabilirken Yeşil ve Mavi atmosfer tarafından emilirler. Bu nedenle akşam saatlerinde ışığın rengi sırasıyla sarı, turuncu ve kırmızıya dönüşür… Yumuşayan ışığın rengi fotograflarımıza güçlü bir atmosfer katar. Hindistan’ın en renkli bölgesi olan Rajastan’ın önemli şehirlerden olan Göller Kenti Udaipur’da akşam ışığının etkisini görebildiğimiz önemli noktalarından biri Jagmandir Sarayı’dır. Sarayın teraslarından birine çıktığınızda Pichola Gölü’nü ve hemen kıyısında yer alan Şehir Sarayı’nın kuşbakışı izleme şansınız olur. Bu fotografta mesafenin fazla olması nedeniyle etkili bir kadraj için tele objektif kullanmak daha doğru bir tercih oldu. Bu tercih şehrin yapılarıyla dolu bir kadraj oluşturmaya faydasının yanı sıra perspektif yığılması etkisiyle arka planın öne doğru yaklaşması izleyen gözün fotograın içine girmesine de etkisi oldu. BU tarz genel görüntü fotograflarında merkez ağırlıklı ışık ölçümü ile kadrajın aydınlık taraflarından ışık ölçümü almak ve tonların güçlü oluşması için pozlamaya eksi yönde müdahale etmek de doğru tercihler… JPEG format ağırlıklı çalışan fotograf gönüllüleri için tavsiye sıcak tonların oluşması için White Balance’ın […]
Read More ›

Kompozisyon’da Sadelik

Herkese merhaba, Bugünkü yazımız etkili bir kompozisyon oluşturmak için kullandığımız belki de ilk kriter olan BELİRGİNLİK başlığını sağlayacak alt kriterlerden biri olan SADELİK hakkında… SADELİK Sadelik, az söz söyleyerek çok şey anlatmaktır. Yani, az sayıda öge kullanarak bir fotografı oluşturmaktır. Sadeliği bir kavram olarak tanımlamak çok zor değilse de fotografik olarak uygulamak zordur. Karışık ve düzensiz bir kompozisyon, tüm kriterlere uysa da güçlü bir konuya (içeriğe) sahip olsa da sade bir kompozisyon kadar etkili olmayacaktır. İnsan, görüş alanı içine giren ve kendi ilgisini çeken herhangi bir konu üzerinde dikkatini o kadar toplar ki, çevresinde çelişen ayrıntıları gözden kaçırır. Dikkatini yoğunlaştırdığı konudan ilgisini ayırdığı anda da yeni bir konuya odaklanır ve bu kez de diğer detayları görmez. Algıda seçicilik olarak da tanımlanabilecek olan bu durum, çevremizdeki dünyayı algılarken sürekli olarak yaşadığımız bir durumdur ve bizi rahatsız etmez. Ancak fotograf makinesi, sürekli olarak hareketli olan bir dünyayı, hiçbir şeyi gözden kaçırmayarak ve ayırım yapmadan saptar, kaydeder. Bu nedenle de bazı durumlarda dikkati çekmek istenilen nokta, vurgulanmak istenen ana öge, birçok ayrıntı arasında kaybolup gider. Etkili fotograf, gereksiz detaylar ve konular temizlendiğinde, fotografın içinde ana konu ve onu destekleyen ögeler bırakıldığında ortaya çıkar. Tıpkı ünlü bir heykeltıraşın dediği gibi “mermerin heykelle ilgisiz kısımlarını […]
Read More ›

Portre’de Tele ve Zoom Objektif

Çektiğimiz her fotograf, görüntüler aracılığı ile kurduğumuz bir cümledir. Daha da önemlisi kurduğumuz her cümlenin başına bence kelimesini yazmaktır. Bence günbatımı böyleydi, bence çocuk böyle gülüyordu, bence kadın böyle bakıyordu demektir. Seçtiğimiz objektif kurduğumuz cümledeki kelime sayısını belirleyecek en önemli ekipmandır. Yapacağımız kadraj ile sonsuz genişlikteki görüntüler seçeneği arasında en etkili olana karar vermemizi sağlayan objektif, etkili bir fotograf çalışması için ilk başlarda düşünülmesi gereken değişkenlerden biridir. Kullandığımız objektif ile kadrajımız içinde nelerin olup nelerin olmayacağını seçmekle birlikte, objektiflerin görsel etkileri nedeniyle nelere vurgu yapıp ön plana çıkaracağımıza ya da neleri daha az dikkat çeker hale getireceğimize de karar vermiş oluruz. Bu nedenle objektiflerin görsel etkileri ve bu etkilerin insan – portre fotograflarında kullanımları önemli bir başlık haline gelir. TELE OBJEKTİF Normal objektifin odak uzaklığından daha uzun odak uzaklığına sahip objektiflerdir. 70 mm. 130 mm. arasındakilere “kısa tele”, 130 mm. 200 mm. arasındakilere “orta tele”, 300mm.’den yukarı odak uzaklıklarına sahip olanlara ise “uzun tele” adı verilir. Tele objektifler bulunduğumuz yerden konuya yaklaşmadan konuyu yakınmış gibi fotograflamamızı sağlar. Objektifin odak uzaklığının artması ile görüş açısı daralır, büyütme gücü artar. Net alan derinliğinin de azalması ile sadece netlik yaptığımız cisim “net” olur, diğer bölgeler flu kalarak konunun ayrıntılardan temizlenmesi sağlanır. Tele objektiflerin […]
Read More ›

Portre Fotografı: Normal Objektif

Çektiğimiz her fotograf, görüntüler aracılığı ile kurduğumuz bir cümledir. Daha da önemlisi kurduğumuz her cümlenin başına bence kelimesini yazmaktır. Bence günbatımı böyleydi, bence çocuk böyle gülüyordu, bence kadın böyle bakıyordu demektir. Seçtiğimiz objektif kurduğumuz cümledeki kelime sayısını belirleyecek en önemli ekipmandır. Yapacağımız kadraj ile sonsuz genişlikteki görüntüler seçeneği arasında en etkili olana karar vermemizi sağlayan objektif, etkili bir fotograf çalışması için ilk başlarda düşünülmesi gereken değişkenlerden biridir. Kullandığımız objektif ile kadrajımız içinde nelerin olup nelerin olmayacağını seçmekle birlikte, objektiflerin görsel etkileri nedeniyle nelere vurgu yapıp ön plana çıkaracağımıza ya da neleri daha az dikkat çeker hale getireceğimize de karar vermiş oluruz. Bu nedenle objektiflerin görsel etkileri ve bu etkilerin insan – portre fotograflarında kullanımları önemli bir başlık haline gelir. NORMAL OBJEKTİF Görüş açısı insanın tek gözüyle gördüğü açı olan 46 dereceye yakın objektiflere normal objektifler denir. 24 x 36 mm. film için bu açı 50 mm. odak uzaklığına sahip objektifler ile elde edilir. Bu objektiflerin insan gözüyle aynı açıyı görmeleri nedeniyle fotografa görsel olarak bir etkileri yoktur. Herhangi bir distorsiyon, köşelerde kararma ya da abartılı büyük – küçük gösterme gibi bir etkileri olmaz. Optik dizilimlerindeki az sayıda mercek nedeniyle ışık geçirgenliği en yüksek objektifler normal objektiflerdir. Ayrıca en keskin görüntüleri […]
Read More ›

Sultan Sazlığı’nda Gündoğumu

Günün ilk ışıklarıyla birlikte fotografçıların mesaisi başlar. Aydınlanan bölgelerdeki ışığın rengi ve oluşan gölgelerle fotografik anlatımın gücü artar. Bununla birlikte güneşe karşı yapılacak çekimlerde de oldukça etkili sonuçlar elde etmek mümkündür. Özellikle güneşi bulutlarla örterek güçlü fotografik atmosferler elde edilebilir. Kayseri ili Develi ilçesi sınırlarında yer alan Sultan Sazlığı da günün farklı saatlerinde olduğu gibi sabahın ilk ışıklarında da etkili fotograflar veren bir bölgedir. Gökyüzündeki bulutların oluşturacağı grafik görüntülerin yanı sıra su birikintileri üstünde ortaya çıkan yansımalar güçlü kadrajlara olanak verir. Böyle bir görüntüyü daha etkili ve güçlü kılabilmek için birkaç noktaya dikkat etmek gerekir. Bunlardan birincisi geniş açı objektif kullanmaktır. Hem normalden daha fazla alanı kaydetme şansı vermesi hem de ön tarafı yakın ve büyük arka planı uzak ve küçük gösterme etkisi gökyüzünün de etkileyici olarak görünmesini sağlayacaktır. Bir başka dikkat edilmesi gereken nokta ışık ölçümünün gökyüzünden yapılmasıdır. Bu sayede gökyüzünün rengi ve tonları doğru görünürken ışık hüzmelerini, parlak alanları ve ters ışıkta kalacak bölgeleri de etkili gösterme şansı olacaktır. Güneşin bulutlar arasında kaldığı bir anda fotografın çekilmesi de kadraj içerisinde patlayan alanların oluşmasını engelleyecektir.
Read More ›