Kimi zaman fotoğrafını çektiğimiz konunun ne kadar büyük ya da ne kadar küçük olduğu anlaşılmaz. Büyüklüğü ya da küçüklüğü belirgin hale getirmek için ana konunun yanına boyutunu bildiğimiz bir şey koymak anlatıma çok yardımcı olur. Bizim boyutunu en iyi bildiğimiz “şey” bir insandır. Kadrajda yer alan bir ağaç bize boyutu anlatmaz çünkü bir ağacın da ne kadar olduğunu bilmiyoruz, türüne ve yaşına bağlı olarak boyutları değişkendir. Ama bir insanın boyunu üç aşağı beş yukarı tahmin edebiliriz. Örneğin 3 metre 5 metre olmayacağını biliriz… Boyutunu bildiğimiz öge ana konuyla kıyas yapma ve boyutları tahmin etme şansımız olur. Türkiye’nin en önemli fotoğraf platolarından olan Kapadokya bölgesindeki peribacalarının da yalnız başlarına fotoğraflanması durumunda boyutlarını tahmin etmek güçtür. Bölgede irili ufaklı pek çok peribacası bulunur. Bunlardan bazıları vadilerin içlerinde yer alır ve yanlarına gidildiğinde siluetlerini gökyüzüne düşürmek ve belirgin hale getirmek mümkündür. Ters ışık koşulunda bulunan peribacalarının siluet görüntülerin oluşması için ışık ölçümünün gökyüzünden yapılması gerekmektedir. Böylece gökyüzünün renkleri doğru oluşurken yeterli ışığı almayan ön plandaki peribacaları siluet olarak oluşur. Peribacaları arasında yürüyen bir kişi boyutları algılamak için ölçek oluşturur ve boyutlar algılanır hale gelir. Ayrıca kadrajda bulunan kişi fotoğrafa yaşam ögesi katar, dinamizm ekler. Elbette yürüme eylemini etkili gösterebilmek için adım atıldığı an deklanşöre […]
Read More ›
Düzenlediğimiz fotoğraf atölyeleri ve çalışmalarında teknik ve biçim konularını konuşurken her bir başlık birbirinden bağımsız başlıklar gibi anlatıyoruz. Enstantaneyi anlatırken diyafram yokmuş gibi, diyaframı konuşurken ISO ilgisiz gibi analtıp daha sonra bu ögeleri bir araya getiriyoruz. Kompozisyonda da belirginlik, grafik, renk, ilgi merkezi gibi başlıkları birbirinden ayrı başlıklar gibi açıklıyoruz. Ancak makinemizi boynumuza omzumuza asıp dışarı çıktığımızda ve bir fotoğraf çekimi yaptığımızda tüm bu bilgiler ve tercihler bir arada çalışılması gereken konular olarak karşımıza çıkıyor. Bu nedenle bir çok atölye çalışmasında “biz bu başlıkların hepsine hakim olur, bir konuyla karşılaştığımzıda uygun olanları kullanırız” gibi bir tanımlamayla konuyu toparlamaya çalışırım. İran İsfahan’da yer alan Siosepol Köprüsü’nün alt bölümü iç içe geçen kemerlerin sağladığı ritim ile güçlü bir görselliğe sahiptir. Ancak sadece ritim bilgisi bizim etkili bir fotoğraf oluşturmamıza yeterli olmaz. Aynı zamanda perspektif etkisini, renk ile ilgi merkezini ortaya çıkarmayı, gidiş – bakış boşluğunu doğru kullanmayı, uygun anda deklanşöre basmayı, çekim açısını doğru seçmeyi de bir arada kullanmamız gerekir. Köprünün altını temizleyen görevlinin kıyafeti genel ortam ile kontrast oluşturduğu için etkili bir kadraj olabilmenin ilk ipucuydu. İç içe geçen kemerlerin oluşturduğu ritim ve perspektif etkisini en güçlü görebileceğimiz noktaya yani tam ortaya geçerek çekim açısını belirlemiş oldum. Görevliyi Altın Kesim’e denk […]
Read More ›
Fotoğraf kararsız ve bilinçsiz bir kayıt değildir. Fotoğraf çeken kişi neyi anlatacağını, nasıl anlatacağını, hangi teknikleri kullanacağını, nasıl bir anlatım dili oluşturacağını bilir, konuya tüm bu tercihlerini birleştirerek belirlediği bir ana fikir çerçevesinde yaklaşır. Konunun yeterince güçlü vurgulanmadığı, anlatılmadığı, gösterilmediği fotoğraflar için ilgi merkezi zayıf ya da ilgi merkezi yok denilir. İzleyen gözün fotoğrafa girmesini sağlayan, ana konuyu, ana fikri anlatan, gösteren vurgulu öge fotoğrafın ilgi merkezidir. Görüntünün, görselliğin tekdüzeliğini yok eden bu öge, fotoğrafın temel yapı taşıdır. Fotoğrafçının yaptığı tercihlerle ortaya koyduğu ilgi merkezi, fotoğrafı sadece bir görsel kayıt olmaktan öteye taşır. İzleyen gözün fotoğrafa girmesini, anlatılan konuyu anlamasını, gösterilen konuyu görmesini, verdiği mesajı almasını sağlayacak olan ilgi merkezinin kolayca algılanması aslında kompozisyonun temel amaçlarından biridir. Konuştuğumuz, konuşacağımız tüm kompozisyon kriterleri, alternatif kompozisyon arayışları ve yapılan tüm teknik tercihler (aydınlatma, ışık ölçümü, enstantane – diyafram, objektif kullanımı vb.) ilgi merkezini daha güçlü bir şekilde ortaya çıkarmak içindir. İlgi merkezinin olmadığı ya da yeterince vurgulanmadığı fotoğraflar etkili olmayacaktır. Dünyanın çatısı da denilen Everest Dağı Ana Kampı’na yaptığım yürüyüş sırasında 5160 metre yükseklikteki Gorak Shep yerleşiminde 7861 metrelik Nuptse Dağı’nın hemen altında konakladım. Nuptse Dağı heybetli bir şekilde gün içerisinde sürekli değişen ışık ve bulut koşullarıyla en önemli fotoğraf konusu oldu. […]
Read More ›
Çektiğimiz her fotoğrafta izleyen gözün fotoğrafa girmesini sağlayacak, konunun bütün yükünü taşıyacak güçlü ilgi merkezlerine ihtiyaç duyarız. Işık, renk, grafik ya da hareketle ön plana çıkaracağımız, başrole taşıyacağımz konu ilgi merkezi olacaktır. Hindistan’ın Varanasi şehrinde Ganj Nehri kıyısında düzenlenen ölü yakma törenleri Hinduizm’in önemli ritüellerinden biridir. Aynı zamanda görselliğiyle de pek çok fotoğraf gönüllüsünün çekim yapmak istediği bir noktadır. Günün 24 saati devam eden ritüellerin görselliğinin en yüksek olduğu dönem akşam saatleridir. Çevrenin karanlık olması, yükselen alevlerin rengiyle birlikte etkili görsellikler oluşturur. Ancak sadece bu görüntü ilginin alevlerin üstünde kalmasına yol açacaktır. Bu nedenle hem görüntünün atmosferini güçlendirecek hem de ilgi merkezi olacak bir konu ve an beklemek gerekir. Ölü yakma törenleri 24 saat boyunca devam ettiğinden ve dar bir alanda yapıldığından, aynı noktada biri biter biri başlar. Biri bittiğinde kalan küller, közler üzerine su dökülerek, küller kutsal nehre dökülerek tören tamamlanır. Yaklaşık 4 saat yanan odunların oluşturduğu közleri söndürmek için su dökülüğünde oluşan buhar güçlü görsellikler yaratır. Alevlerin önünde gelerek bu işlemi yapan görevli ışık koşulundan dolayı silüet olacaktır. Bu görselliğin oluşması için ışık ölçümünün aydınlık olan bölümden yapılması gerekir. Böylece ön planda ve ters ışıkta kalan konular silüet olacak ve lekeler yardımıyla ilgi merkezi haline gelecektir. Işığın az […]
Read More ›
Birçok fotoğraf gönüllüsü hangi makineyi, hangi objektifi satın alması gerektiğini dert edinir, bir başka grup hangi diyafram değerinin en keskin sonucu vereceğini kafasına takar, büyük çoğunluk ne kadr çok geziye çıkarsa o kadar “güzel” fotoğraflar çekebileceğini iddia eder… Oysa ki fotoğraflarımıza bakıldığında bunların hiçbiri izleyicinin aklından geçmez… Bir fotoğrafa bakıldığında 2 soruya cevap aranır: bu fotoğraf bize ne anlatıyor ve bunu nasıl anlatıyor? Bu soruların cevaplarında neredeyse teknik hiç bir başlık yoktur. Anlatılan içerik, bunu nasıl bir yaklaşımla anlattığınız, kurduğunuz biçim dünyası ve ortaya çıkardığınız duygu asıl dert edilmesi gereken konulardır. Fotoğraf diğer anlatım yollarından farklı bir dildir. İzleyicinin de duygularını anlama dahil ettiği için John Berger tarafından bir yarı-dil olarak tanımlanmıştır. İzleyiciyi bu dile, iletişime dahil etmek için etkili, güçlü bi kompozisyon oluşturmak önemli bir niyet olacaktır. Genel fotoğrafik anlatım yollarından farklı bir yaklaşım ortaya koymanın ilk adımı neredeyse tüm değişkenlerde uç noktaları denemektir. Kullandığınız objektifin en geniş açını seçmek, diyaframı en açık ya da en kısık değerde kullanmak, en yakına gitmek ya da en uzak yerden çekimi yapmak bu uç noktalara örnek olabilir. Bunlarla birlikte bakış yüksekliğini de değiştirmek sıradan anlatımlardan bizi kurtaracaktır. Fotoğraf 2 boyutlu bir anlatım dili olduğundan arka planda kalan konular öndeki ana konunun üstüne […]
Read More ›
Hinduizm’de bir çok tanrının varlığına, pek çok dini ritüele, kutlamaya, ibadete inanılır. Bunların bazıları kişinin kendi içinde yaşadığı ritüellerken bir çoğu bizlerin de izlediğimizde görselliğinden etkilendiğimiz etkinliklerdir. Ylın 365 günü günbatımından sonra gerçekleştirilen Aarti Törenleri de bunlardan biridir. Kutsal Ganj Nehri’nin tanrıçası Ganga için çoğunluğu ateş sunularak gerçekleştirilen bu tören farklı bölümlerden oluşur. Tütsü, mum ve ateş sunulması sırasında ortaya çıkan atmosfer sadece biz fotografçıların değil dünyanın pek çok yerinden gelen tursitler için de ilginç bir görsel şölendir. Fotografik olarak Aarti Törenlerini çalışırken birkaç zorlukla baş etmek gerekir. Bunlardan ilki törenler gün batımından sonra yapıldığı için sadece yapay ışık kaynaklarıyla çekim yapılacak olmasıdır. Elbette bu ışık kaynakları günışığından daha zayıftır ve renkleri de farklıdır. Bu nedenle yüksek ISO tercih etmek, açık diyaframa sahip bir objektifle çalışmak ve ortaya çıkacak rengin konunun atmosferini destekleyecek şekilde kullanılmasını sağlamak gerekmektedir. Bu teknik konuları çözdükten sonra yavaş da olsa sürekli hareket halinde gerçekleştirilen törenin en güçlü anlatılacak açılardan fotograflanması için töreni izleyen binlerce insan arasında en doğru noktaları bulmak gerekecektir. Çekim noktasının bulunmasıyla birlikte izleyici ilgisinin güçlü bir şekilde yakalanmasını sağlayacak objektif tercihi de düşünülmelidir. Yedi tapınak görevlisinin tek sıra olarak gerçekleştirdikleri töreni yandan çekmeye karar verdiğinizde en doğru tercih tele objektif kullanmak olacaktır. […]
Read More ›
Biz fotografçılar için fotograf çalışmanın pek keyifli olmadığı 2 ışık koşulu vardır: Birincisi özellikle yaz mevsiminde öğle saatlerinde ışığın çok dik açıyla geldiği ve sert olduğu durumlardır. İkinci koşul ise havanın kaplı olduğu ve homojen aydınlanma sebebiyle gölge alanların oluşmadığı dönemlerdir. Böyle bir ışık koşuluyla karşılaşıldığında şikayetçi olup fotograftan vazgeçmek yerine yaratıcı çözümler bulmak da yine biz fotografçıların görevidir. Bir çok fotograf yolculuğunda bu koşullarda çalıştığımız öncelikli konu iç mekan portreleridir. Bir pencere ya da kapının hemen yanıbaşında çekilecek bir portre fotografında bir çok fotograf konusunda aradığımız ışık koşulu oluşur; bir bölümü güçlü aydınlanan ana konunun diğer bölümüne doğru yumuşaktan aşlayan gölgeler giderek koyulaşır. Böylece fotografımızda doku, detay ve derinlik duygusu ortaya çıkar, hacim anlaşılır olur. Çektiğimiz bir portre ise ışık ifadeyi güçlü bir şekilde öne çıkarır, gölge alanlar ilginin ifadede toplanmasını kolaylaştırır. Kayseri’de düzenlediğimiz bir çok fotograf atölyesinde Develi ilçesine bağlı Sindelhöyük kasabasının Çarıklı mezrasında ziyaret edip fotografladığımız Zuhal’den ışığın etkili olmadığı bir gün ağılın içinde bize modellik yapmasını rica ettik… Sağolsun bizi kırmadı… Böyle bir fotograf çalışmasında elbette ışık ölçümünü modelin yüzünden yapmamız gerekiyor ki ten rengi doğru olsun. Bir portre fotografında, özel bir amacımız yoksa, ten renginin doğru olması ışık ölçümünün de doğru yapıldığına bir referans olabilir. […]
Read More ›
Ters ışık fotografları çekilmesi en kolay ve izleyiciyi en çok etkileyen fotograf arasında yer alır. Bunun sebebi kadrajınızda sadece 2 farklı ışık alanı olmasıdır: aydınlık ve karanlık alanlar… İnsan gözü farklı ışıklı alanlardaki detayları görebilecek şekilde ışığı (ve karanlığı) tolore edebilir. Fotograf makinesi ise siz ışık ölçümünü nereden yaparsanız sadece orayı doğru gösterebilir. Bu nedenle etkili bir fotograf çalışması için akıldan çıkarılmaması gereken ilk cümle şudur; insan gözü ve fotograf makinesi farklı görür ! Ters ışık koşullarında silüet fotograf çekebilmek için 2 koşulumuz olduğundan söz etmiştik: çektiğimiz konunun detaysız, tam siyah olması ve kontur hatlarından ne olduğunun insansa ne yaptığının belli olması. Birinci koşul ise teknik bir koşuldur; aydınlık alanlar ile karanlık alanlar arasında en az dört stop ışık farkı olması gerekir. Aksi halde fotograf makineniz 2 bölgeden de detay gösterebilecektir. Bu nedenle aydınlık alan ve ters ışıkta kalan alanların ışık ölçümünü yapar, karşılaştırırız. Eğer arada en az dört stop ışık farkı varsa, aydınlık alanın ışık ölçümünü kullanmak o bölgeyi doğru göstermemizi sağlarken, ters ışıkta kalan bölgelerin detaysız, siyah olarak oluşmasına yardımcı olacaktır. İkinci koşulumuz kompozisyon ile ilgilidir. Çekim açısı, çekim yüksekliği ve çekim anı konunun sadece kontur hatlarıyla anlaşılmasına yardımcı olacaktır. Selanik’in simgelerinden biri olan şemsiyelerin altında yürüyen insanların […]
Read More ›
Günün ilk ışıklarıyla birlikte fotografçıların mesaisi başlar. Aydınlanan bölgelerdeki ışığın rengi ve oluşan gölgelerle fotografik anlatımın gücü artar. Bununla birlikte güneşe karşı yapılacak çekimlerde de oldukça etkili sonuçlar elde etmek mümkündür. Özellikle güneşi bulutlarla örterek güçlü fotografik atmosferler elde edilebilir. Kayseri ili Develi ilçesi sınırlarında yer alan Sultan Sazlığı da günün farklı saatlerinde olduğu gibi sabahın ilk ışıklarında da etkili fotograflar veren bir bölgedir. Gökyüzündeki bulutların oluşturacağı grafik görüntülerin yanı sıra su birikintileri üstünde ortaya çıkan yansımalar güçlü kadrajlara olanak verir. Böyle bir görüntüyü daha etkili ve güçlü kılabilmek için birkaç noktaya dikkat etmek gerekir. Bunlardan birincisi geniş açı objektif kullanmaktır. Hem normalden daha fazla alanı kaydetme şansı vermesi hem de ön tarafı yakın ve büyük arka planı uzak ve küçük gösterme etkisi gökyüzünün de etkileyici olarak görünmesini sağlayacaktır. Bir başka dikkat edilmesi gereken nokta ışık ölçümünün gökyüzünden yapılmasıdır. Bu sayede gökyüzünün rengi ve tonları doğru görünürken ışık hüzmelerini, parlak alanları ve ters ışıkta kalacak bölgeleri de etkili gösterme şansı olacaktır. Güneşin bulutlar arasında kaldığı bir anda fotografın çekilmesi de kadraj içerisinde patlayan alanların oluşmasını engelleyecektir.
Read More ›
İstanbul dünyanın en fotografik yönden en güçlü platolarından biri… Dünyada görsel olarak hatırlanabilir ilk 10 kenti arasında yer alıyor. Sarayburnu’nun gün batımında Kadıköy’den izlenen silüeti tüm dünyada bilinen bir görüntü. Ancak bu görüntü dışında da hemen her noktasında farklı ışık koşullarında etkileyici fotograflar çekmek mümkün… Örneğin yaz mevsiminde gündoğumunda Galata Köprüsü’nde bulunan bir fotografçı için oldukça renkli görüntüler verimli bir çekim imkanı sağlar. Galata Köprüsü’nün Karaköy ayağına yakın bir noktada bulunduğunuzda Anadolu yakası üzerinden doğan güneşi izleyebilirsiniz. Bu görselliği etkili bir fotografa dönüştürmek için ise birkaç noktaya dikkat etmek gerekiyor. Yapılacak ilk tercih güneşin etkileyici bir şekilde görünmesini sağlayacak bir objektif seçmek olmalı. Tele objektifler arka planın daha yakın ve daha büyük görünmesini sağlayan “perspektif yığılması” etkisine sahip olduğu için bu fotografı 240 mm objektif ile çektim. Sıradaki tercih ışık ölçümüyle ilgili… Renklerin güçlü, silüetlerin doğru oluşması için ışık ölçümünü 2. derece aydınlanan nokta diyebileceğimiz gökyüzünden yaptım. Böylece aydınlık olan bölge doğru renklerde, ters ışıkta kalan konular dokusuz siyah olarak oluşabilecekti. Elbette bu etkiyi güçlendirmek için pozlamaya da eksi (-) yönde müdahalede bulundum. Silüet fotografların genel kurallarından biri olan “çekilen konunun ne olduğunun, insansa ne yaptığının kontur hatlarından belli olması” prensibine uyması için öndeki küçük motorda yer alan kişinin farklı […]
Read More ›