Çektiğimiz her fotoğrafta izleyen gözün fotoğrafa girmesini sağlayacak, konunun bütün yükünü taşıyacak güçlü ilgi merkezlerine ihtiyaç duyarız. Işık, renk, grafik ya da hareketle ön plana çıkaracağımız, başrole taşıyacağımz konu ilgi merkezi olacaktır. Hindistan’ın Varanasi şehrinde Ganj Nehri kıyısında düzenlenen ölü yakma törenleri Hinduizm’in önemli ritüellerinden biridir. Aynı zamanda görselliğiyle de pek çok fotoğraf gönüllüsünün çekim yapmak istediği bir noktadır. Günün 24 saati devam eden ritüellerin görselliğinin en yüksek olduğu dönem akşam saatleridir. Çevrenin karanlık olması, yükselen alevlerin rengiyle birlikte etkili görsellikler oluşturur. Ancak sadece bu görüntü ilginin alevlerin üstünde kalmasına yol açacaktır. Bu nedenle hem görüntünün atmosferini güçlendirecek hem de ilgi merkezi olacak bir konu ve an beklemek gerekir. Ölü yakma törenleri 24 saat boyunca devam ettiğinden ve dar bir alanda yapıldığından, aynı noktada biri biter biri başlar. Biri bittiğinde kalan küller, közler üzerine su dökülerek, küller kutsal nehre dökülerek tören tamamlanır. Yaklaşık 4 saat yanan odunların oluşturduğu közleri söndürmek için su dökülüğünde oluşan buhar güçlü görsellikler yaratır. Alevlerin önünde gelerek bu işlemi yapan görevli ışık koşulundan dolayı silüet olacaktır. Bu görselliğin oluşması için ışık ölçümünün aydınlık olan bölümden yapılması gerekir. Böylece ön planda ve ters ışıkta kalan konular silüet olacak ve lekeler yardımıyla ilgi merkezi haline gelecektir. Işığın az […]
Read More ›
İNSAN VE PORTRE FOTOĞRAFLARI : KURGULAR OLUŞTURMAK Özellikle insanların fotoğraflarını çekerken bazı müdahalelerle görüntüyü daha etkili hale getirmeye çalışırız. “Işığa doğru döner misin?”, “Bu tarafa bakar mısın?” ya da “Gülümseyin!” demek dahi fotoğrafın daha güçlü oluşması için yaptığımız müdahaleler arasındadır. Bu küçük müdahaleler dışında zaman zaman kadrajı, fotoğrafı tamamen oluşturduğumuz kurgular da çalışıyoruz. Düzenlediğimiz fotoğraf yolculuklarında ve atölye çalışmalarında bu tarz kurgu çekimleri, katılımcı dostlarımız benzer konularla karşılaştıklarında hangi tercihleri ne amaçla yapabilecekleri konusunda rehber olması umuduyla hazırlıyoruz. Bir fotoğraf çalışması için kurgu yaptığınızda unutmamanız gereken stüdyo çalışan bir profesyonel fotoğrafçı gibi artık her şeyin sizin kontrolünüzde olduğudur. Çekimi yapacağınzı mekan, ışık koşulu, varsa modellerinizin duruşu, bakışı gibi her türlü detayı sizin planlamanız gerekir. Bununla birlikte her konunun farklı açılardan, kadrajlardan farklı bir sonuç verebileceğini düşünerek olası tüm kadrajları da çalışmanız gerekir. Kurgu yapıldığında amaç etkili en az bir fotoğraf ile çalışmayı tamamlamaktır. Örnek fotoğraflar dünyanın en fotografik etkinliklerinden biri olan Hindistan Pushkar Deve Panayırı’nı fotoğraflamak için düzenlediğimiz fotoğraf yolculuğu sırasında yaptığımız bir kurgu çalışmasından… Bu kurgu için günbatımına yakın bir zaman dilimini seçtim, böylece hem akşam ışığının yumuşak etkisini hem de günbatımının ters ışık koşulunu çalışabilecek fırsatlar doğmuş oldu. Çekim noktası için Pushkar Çölü içerisinde bir kumul tepesini belirleyerek […]
Read More ›
Bu yazımız ile Kompozisyon kriterlerini tamamlıyoruz… Bu yazı dizisinde anlatmaya çalıştığım hiçbir başlık bir kural değildir. Uyulmaması fotografınızın “kötü” olacağı anlamını taşımaz. Her şeyden önce fotografların makine ile değil, beyin ve duygu ile çekildiğini unutmamak gerekir. En doğru kompozisyon kriteri duyguyu en etkili şekilde aktarmanızı sağlayacak olandır. Her zaman, tüm çekimlerde / değerlendirmelerde aklımdan çıkmayan ve fotograf hayatıma yön verdiğini düşündüğüm bir cümleyi de paylaşmanın tam yeridir diye düşünüyorum: “Tüm kompozisyon kriterlerini bilirim, ama istersem bozarım …” AÇIK – KAPALI KOMPOZİSYON Fotografta kompozisyon, kapalı ve açık biçimde düzenlenebilir. Kapalı kompozisyon çerçeve içinde başlayıp biten kompozisyondur. Hiçbir hareket ya da biçim çerçeve dışında devam etmez; fotografçı, anlatmak istediği her şeyi fotograf karesinin içerisinde, izleyiciye sunar. İzleyici kendine hazır olarak sunulan bu yorumla ve anlatımla yetinmek zorundadır. Genelde pek çok fotografta kapalı kompozisyon kullanılır. Böyle düşünüce Ara GÜLER’in hemen hemen tüm fotografları KAPALI KOMPOZİSYON’dur. Her şey fotografın içinde başlar ve biter… Eğer fotografını çektiğiniz konu kadrajınız içinde başlıyor ve dışarı devam ediyorsa ya da konu, kadrajın dışında başlıyor, içinde devam ediyor ve sürüp gidiyorsa, siz de konunun tamamını değil bir bölümünü kadrajınıza dahil edebiliyorsanız bu da açık kompozisyon oluşturmaktır. Kısacası açık kompozisyon kadraj dışında devam edecek, izleyicide böyle bir etki bırakacak nitelikte […]
Read More ›
ÇERÇEVE KULLANIMI – ÖN PLAN Fotografçı, etrafındaki sonsuz görüntü ve açıdan kendi birikimleri, ekipmanı ve niyeti doğrultusunda bir seçme yaapr ve bir kadraj oluşturur. İzleyen göze bakacağı bir çerçeve, bir pencere çizer. Zaman zaman fotograf çerçevesinin içine izleyen gözü yönlendirmek için ikinci bir çerçeve çizilebilir. Bir yerin içinden dışarı doğru bakıyormuş gibi ya da bir şeyin arkasından ileriye doğru bakıyormuş gibi yapılan kadrajlar, izleyen göze bakacağı konuyu daha etkili bir şekilde göstermek için tercih edilen bir yaklaşımdır. Bir yerin içinden dışarıya doğru bakıyormuş gibi yapılan kadrajlarda, örneğin bir kemerin içinden arka plandaki yapıya bakıyormuş gibi yapılan kadrajda, ışık ölçümü dışarıdan yapılacağı için fotografın kenar ve köşeleri daha karanlık kalır. Böylece gözün kaçabileceği alanlar örtülmüş, kapatılmış olur. Fotograf içerisinde kullanılacak alan daraldığı için daha az öge kullanılarak sade bir görüntü sağlanmış olur. Kontrast oluşturacak bir renk, ilgi çekecek bir öge de kullanılırsa fotografın anlatımı çok güçlü bir şekilde vurgulanır. Ön planda kullanılan ve bir şeyin arkasından ileriye doğru bakıyormuş gibi yapılan kadrajlarda, örneğin ağaç dalları arasından ilerdeki köy manzarasına bakıyormuş gibi yapılan kadrajlarda, netlik arka plandaki manzarada olacağı ve öndeki dallar flu olacağı için bu durum, fotograftaki derinlik duygusunu destekleyecektir. Bu durum tıpkı sinemada diyalogların gösterildiği sahnelerde olduğu gibi bir etki […]
Read More ›
Fotografta kullandığımız ögeleri kadrajın neresine yerleştireceğimiz her zaman önemli bir kriter olmuştur. Merkeze yerleştirilen ögeler çevrelerinde oluşacak alan nedeniyle boşluk duygusuna ve durağan bir fotografa neden olurken, kenar ve köşelere konan ögeler gözü fotografın dışına doğru çekecektir. Altın oran, Mısır ve Yunan sanatının tarihi içinden geçerek Rönesans’a uzanan bir kavramdır. Yapısal bir tekniğe bağlanarak sanat tarihi kuramları içindeki yerini almıştır. Orantı iki büyüklük veya bir bütünün parçası arasındaki dengedir. Bu denge geometrik ölçülere bağlanmıştır. Mimari eserlerde ve diğer görsel sanatlarda da kullanılan altın kesim kuralı bir yüzeyin zorunlu bölünmesi gerektiği durumlarda kullanılacak en iyi yöntemdir. Altın kesim kuralında bir yüzey enine ve boyuna üç eşit parçaya bölündüğünde yüzeyde çizgilerin kesiştiği dört önemli nokta ortaya çıkar. Ana öge bu noktalardan birine yerleştirildiğinde anlatım ve görsellik açısından en uygun nokta bulunmuş olur. Bu dört ana noktadan ana ögenin özelliği ve anlatımı destekleyecek en uygunu seçilerek düzenlemenin yapılması gereklidir. Bir fotografta sadece ana konunun altın kesim kuralına göre yerleştirilmesi orantının yeterli olması anlamına gelmez. Ana ögeyi destekleyen yardımcı ögeler de kendi bölmelerinde altın kesim kuralına göre yerleştirilmelidirler. Bunun yanında, ana ve yardımcı ögelerin çerçevenin tümüne oranı da önemlidir. Mümkün olduğu ölçüde fotografta ana öge karenin ortasına getirilmemeli (Özel durumlar ve grup fotograflarında bu […]
Read More ›
Bir fotografta ögeler arasında aranan önemli bir görsel bir unsur da dengedir. Fotografı tam ortasından hayali bir iple astığımızı düşünelim. Fotografın herhangi bir tarafa doğru yatmaması, dengede durması gerekir. Bundan çıkacak anlam fotografın bir tarafına bir öge yerleştiriyorsanız, diğer tarafına da aynı ögeden koymalısınız değildir. Bu, fotografta tüm ögeleri aynı tarafa yığmayın, bir tarafı tamamen boş bırakmayın demektir. Fotograftaki denge kavramı, fizikteki ve matematikteki denge kavramının içeriği ve anlamı gibidir. Fizikte kaldıraç yasası olarak adlandırılan yasaya göre; bir el terazisinde ağırlık merkezinin yakınına asılan ağır bir madde ile ağırlık merkezinin uzağına karşı tarafa asılan hafif bir madde arasında ağırlık bakımından fark olmasına rağmen terazi dengede durur. Bu yasadan hareket ederek düzenlemede lekeleri renkleri, büyüklükleri ve tonları bakımından merkeze olan uzaklıklarına göre dengeye getirilebilir. Ağırlık kavramını fizik ve matematikteki anlamından farklı bir anlamda fotografçılıkta kullanılmaktadır. Fotografçılıkta ögelerin ağırlığı renk tonları ve fotografta kapladıkları alan ile ilgilidir. Fotografın merkezine eşit uzaklıkta olan ve biri fon ile uyumlu diğeri kontrast yaratan renge sahip iki ögede denge, kontrast ögenin daha baskın olarak algılanması ile bozulmuştur. İnsan, simetrik görüntülerden daha çok simetrik olmayan düzenlemeleri tercih etmektedir. Bu nedenle bir fotografta birbirine eşdeğer ağırlıkta iki ayrı yerleştirme yerine merkezden farklı uzaklıkta ve farklı ağırlıkta ögelerin kullanılması […]
Read More ›
Uyum konusundan hemen sonra zıtlıktan ya da burada kullanacağımız haliyle kontrasttan bahsetmek daha doğru olacaktır. Kontrast, birbirine zıt, birbirlerini belirginleştiren ögeler arasındaki ilişkidir. Aydınlığın karanlıkla, siyahın beyazla, kırmızının yeşille, sıcak tonların soğuklarla, yatay çizgilerin dikeylerle olan ilişkileri, birbirlerine karşıt, aynı zamanda birbirlerinin tamamlayıcısıdır. Kontrastın sağladığı en büyük yarar, farklılıklar sayesinde fotografın vurgusunu arttırmaktır. Uzun boylu bir kişinin bu özelliği, yanında kısa boylu biri ile daha güçlü vurgulanacaktır. Kontrast biçimsel ve içerik olmak üzere iki başlıkta incelenebilir. Biçimsel uyum konusunda gördüğümüz başlıklarda kontrasttan da söz etmek mümkündür. Nokta, çizgi, leke, şekil, hacim, boyut, renk ve hareket başlıklarında biçimsel kontrasttan söz edebiliriz. Farklı yönlere giden iki kişinin görüntüsü harekette kontrast oluştururken bir üçgen ile dairenin birlikte fotograflanması şekil kontrastını meydana getirir. Renkle ve tonlarla da kontrast elde edilebilir. Burada birbirine zıt renklerin kullanılması en belirgin kontrasttı verirken, ara tonların ve renklerin kullanılması dereceli bir kontrast oluşmasını sağlar. Özellikle sıcak ve soğuk renklerin birlikte kullanılması fotografa ayrı bir anlam katar. Aşırı kontrast fotograftaki lekelerin belirginleştirilmesinden ziyade konunun ve ilginin bölünmesine ve dağılmasına yol açacağı unutulmamalıdır. 1.Biçimsel Kontrast: Temel tasarımın bütün ögeleri için kullanılabilir. Nokta, çizgi, leke vs. a) Nokta: Fotografta noktalama etkisi doku ögesi ile kendini gösterir. Düz parlak yüzeylerin yanında dokulu yüzeylerin […]
Read More ›
Fotograf çerçevesindeki unsurların, büyüklüğü, biçimi, hareketi (doğrultu ve yön), ton değerleri ve renklerin gösterdiği benzerliktir ve bu anlatıma güç katar. Uyumla ritim arasında ne fark var diye bakarsak; ritimde birinci koşul öğelerin eşdeğer olmasıdır. Öğelerin birbirlerinin aynısı (büyüklük, renk, biçim vb yönlerden) olması gerekmektedir. Uyumda ise öğelerin benzerliği yeterlidir. Ritimde öğeler arası mesafe eşit ya da belli bir düzende olmalıdır. Uyumda ise öğelerin boyutu ve aralığı konusunda ritimdeki gibi eşitlik aranmaz. Sadece öğelerin uygunluğa, birbirine yakışan veya çağrıştıran öğelerin beraberliğine bakılır. Örneğin Kapadokya’nın tipik kıvrımlı arazisinde bir fotograf çeksek; belki hiçbir kıvrım diğerinin aynısı olmayacak ama benzer ve uyumlu olacaklardır. Kısacası yan yana bulunan birden çok öğenin tekil hallerine göre daha güçlü etki yapması halidir. Bazen ritim ve uyum birlikte kullanılabilir. Hareket eden öğelerin aynı tarafa yönelmesi ya da duran nesnelerin aynı tarafa yönelişi, bir grup insanın aynı yöne bakmaları gibi, biçimsel bir ritim ile birlikte hareketteki uyumu sağlar. Fotografta uyum birkaç şekilde kullanılabilir : Biçimsel uyum: Küçüklü büyüklü benzer biçimlerin arasında biçim uyumu söz konusudur. Yuvarlak biçimlerin yuvarlak biçimlerle gösterdiği uyumdur. Aynı şey köşeli ya da sivri biçimler arasında da söz konusudur. Mimari fotograflarda sıklıkla karşılaşılan bir uyumdur. Camilerdeki ana kubbenin etrafındaki küçük kubbeler buna en güzel örneklerden biridir. […]
Read More ›
RİTİM Bir cismin tekrarlanan görüntüsü ya da peş peşe benzer elemanlar dizisi, aynı elemanların tekil görüntülerinden daha etkileyicidir. Belli bir düzene göre tekrarlama, sayısal değerinden fazla bir zenginlik ifade eder. Ritmi oluşturan ögelerin düzenli tekrarı, düzensiz tekrarından daha güçlü etki yaratır. Örneğin yoldaki telefon direkleri, yol çizgileri, dizi dizi ağaç kümeleri … Birbirlerine paralel, dikeylerin veya yatayların tekrarı, birer ritmik durum oluştururlar. Bu en ilkel ritim biçimidir. Bunlarda aralar genellikle birbirine eşittir. Yani, ritimde ögeler aynı zaman boyutu ile birbirleriyle ilişkiler kurar ve ritmik sonucu oluştururlar. Çünkü, motif aktif öge, aralar pasif öge olarak bir hareket ortaya çıkar. Bu hareketin tekrarı da ritmi sağlar. DOKU Doku bir maddenin doğal yapısının yüzeydeki görünüşüdür. Yerinde ve gerekli bir tarzda kullanılırsa doku, fotografa duygusallık verir. Doğada her şey bir doku elemanı ile yüklüdür. Sürülü tarlalar, kumsal, kalabalık insan grupları, evler çatılar, dalgalar gibi. Çevremizdeki objelerin dokularına bakarsak; bazıları daha belirgindir. Örneğin bir sepetin veya parke döşeli sokağın dokusu çok belirgindir. Bu objelerin fotografları çekildiğinde bu dokular az veya çok fotografa yansır. Ama belli belirsiz zayıf bir doku kayba uğrayabilir. Karlı bir yüzeyde veya hafifçe pürüzlü bir duvarda olduğu gibi, bu nazik ve kritik dokuları etkili bir biçimde kaydedebilmek için bazı koşullar gerekir. Bunlar […]
Read More ›
İnsan doğası önce geneli algılar, sonra ayrıntıya yönelir. Bu nedenle karmaşık ve çok ögeyi bünyesinde taşıyan bir konunun fotografını çekerken konunun çeşitli geometrik formlara dönüştürülmesi mesajın daha kolay anlaşılır olmasını sağlar. Bazen çok sayıdaki ögeyi birlikte fotograflamak zorunda kalabiliriz. Bu durumda çoklu görüntüyü bir geometrik şekle dönüştürerek tekile indirgemek mümkündür. Bir koyun sürüsünün (S) veya (Z) şekline gelmesini beklemek veya ağaca konmuş kuşları bir geometrik forma dönüştükleri zaman fotograflamak görüntünün belirginleşmesini ve sadeleşmesini sağlar. Fotograf karmaşık olabilir, ama fotografçının seçtiği ögelerin uyumlu birlikteliği, bu görüntünün anlaşılmasına, varsa mesajın iletilmesine katkıda bulunur. Seçilen kompozisyon içindeki objeler, görünür ya da görünmez bir iskelet etrafında biçimlenirse, fotograf hemen kendisinden söz ettirecektir. “S, X, /, T, +, Z, N, L” gibi çizgiler ile “üçgen, dörtgen veya daire” gibi şekiller, kompozisyonda en çok kullanılan grafik şekillerdir. Grafik şekillerin yararı, fotografı anlaşılır yapmasıdır. Mutlaka her fotografa bir grafik şekil yakıştırmak gerekmeyebilir. Ama sistemli bir düzenlemede çoğunlukla bir grafik şekil vardır. Denenmiş ve görülmüştür ki iki ya da üç boyutlu her türlü düzenlemenin yapısal kurgusu basit geometrik biçimlere dayanıyorsa etkisi artmaktadır. Fotograf alanında biz de bu olanaktan yararlanıyoruz. Düzenleme, rahat algılanabilir bir şema ile yapıldığında, izleyicinin daha önce beyninde oluşmuş olan tanıdık bir şekilden dolayı, o fotograf […]
Read More ›