PORTRE FOTOGRAFINDA IŞIK KULLANIMI – 1

Işık, fotografın oluşması için en önemli ögedir. Işık olmadığında görüntü kaydedemeyiz. Ancak sadece ışığın var olması da etkili bir fotograf çekilebileceğinin işareti değildir. Işığın estetik kullanımı her fotograf konusunda olduğu gibi insan ve portre fotograflarında da çok önemlidir. Bu nedenle bu bölümde ışığın pek çok özelliğini detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.

İlk olarak üzerinde durmamız gereken başlık, ışık kaynakları ve ışık kaynağının fotografa etkisi. Işık kaynakları doğal ve yapay olmak üzere ikiye ayrılır. Doğal ışık kaynaklarının başında yıldızlar gelir ve bizi esas ilgilendiren güneştir. Güneş ışığını yansıtan gök cisimlerinin en çok bilineni aydır. Doğal ışık kaynakları arasında ışık veren canlıları da sayabiliriz.

Fotograf açısından çok önemli olan gün ışığını geniş bir şekilde incelememiz gerekiyor. Çünkü çekeceğimiz ve çekilen fotografların çok büyük bir bölümü bu kaynaktan gelen ışınlarla oluşturulmuştur. Bu nedenle ilerleyen bölümlerde gün ışığının geliş açısına ve günün farklı saatlerindeki rengine göre fotografın nasıl değiştiğini açıklayacağız.

Suni ışık kaynakları ise insan zekası ve eli ile yapılmış ve ışık enerjisi sağlayan kaynaklardır. Mum ışığından, gaz lambasına, elektrik ampulünden, flaş ampulüne gibi gelişmiş kaynaklara kadar geniş bir yelpaze içerir. Mum ve gaz lambasının ışık kaynakları arasında sayılmasının sebebi, mumun, ışık ölçümü ve tanımlarında kullanılan temel birimlerden biri olması ve birçok fotograf tarihi ile ilgili kaynaklarda gaz lambası ile çalışan dia projeksiyon ve film gösterme makinelerine rastlanmasıdır. Üzerinde durulması gereken ve fotografta en çok kullanılan kaynaklar ise elektrik ampulleri ve flaş ampulleridir.

Işığın renk, parlaklık, kontrast ve yön olmak üzere 4 özelliği vardır. Tüm fotograf konularının çekiminde önemli olan bu özellikleri sırasıyla inceleyelim.

1) Renk Isısı – Kelvin – White Balance (WB) Renk ısısı sadece ışığın renginin ölçüsüdür. Işığın renk ısı derecesi birimi Kelvin’dir. Kelvin skalasının başlangıç noktası mutlak “0” yani 273°C’dir. Işığın rengi kırmızıya gittikçe Kelvin derecesi düşer ışığın rengi maviye doğru gittikçe artar. 1000 dereceye kadar ısıtılmış bir demir parçasının yaydığı kırmızımsı ışık için 1273 K derecesi tanımlaması yapılır. Demir parçası daha fazla ısıtıldığında kütlenin ışınımı sarıya döner ve ısı arttıkça beyaz , son olarak da mavi rengi alır.

Renk ısısı beyaz diye adlandırılan öğlen güneşi ışığı 5500 K derecesinde bir renk sıcaklığına karşılık gelir. Bu derecenin altındaki sıcaklıklar kırmızımsı ya da sarımsı bir renk yansıtırken daha üzerindeki sıcaklıklar mavi ve mora çalan tonlardadır.

Sabah : 3200 K
Öğle : 5500 K
Öğle Sonrası : 4700 K
Akşam : 3200 K

Bulutlu gökyüzü koşulları, koyu gölgeler ve alaca karanlık, mavimsi tonlar yansıtır ve öğle güneşi ışığından daha yüksek olmak üzere, yaklaşık 6000 K ile 12000 K arasında renk sıcaklığı değerlerine sahiptir.

White Balance – Beyaz Ayarı
Dijital fotograf makinelerinin hayatımıza girmesi ile birlikte farklı ışık kaynakları ile çekim yaparken fotograf üzerinde kontrol etmemiz gereken bir değişkene daha sahip olduk : White Balance (beyaz ayarı). Analog makinelerle çekim yaparken kullandığımız filmler genelde DAYLIGHT (gün ışığı) duyarlılığında filmlerdi ve eğer istersek çekim yaptığımız ışık kaynağına göre RENK DÜZELTME FİLTRELERİ ile farklı ışık kaynaklarının ortaya çıkardığı renkleri düzletebiliyorduk : floresan için FL – D ya da FL – W, tungsten için 80A ya da 80B filtreler gibi. fiimdi ise dijital makinemizin MENÜ bölümünde yer alan WB seçeneği ile ışık kaynağına göre çekim anında müdahale etme imkanımız bulunuyor.

Ortalama yetenekteki bir dijital makinede WB seçenekleri içerisinde AUTO, DIRECT SUNLIGHT, TUNGSTEN (INCANDESCENT), FLORESAN, BULUT, GÖLGE vb. seçenekler yer alır. Çekim yaptığımız ışık kaynağına göre renk düzeltmelerini bu menüyü kullanarak gerçekleştirebiliriz.

Sadece ifade, tavır, bakış, gülüş vb. konuları içeren portre çekimleri yapıyorsak ten renginin doğru çıkması önemli ve gereklidir. Bu nedenle WB menüsünde kullanılan ışık kaynağı seçilmeli ve renk düzeltmesi yapılmalıdır. Bu sayede gerçek ten rengini elde edebilmek mümkün olacaktır.

Unutmamak gerekir ki fotografta atmosferi sağlayan en önemli öge renktir. Bu nedenle kullanılan ışık kaynağı çektiğimiz insan ve portre fotografının atmosferini güçlendiriyorsa renk düzeltmesi yapmak önerilmez. Bu sayede ışık kaynağının rengi fotografın genelini ve elbette fotografın ana karakteri, başrolü olan insanı da etkileyecek ve daha güçlü bir anlam sağlayacaktır. Bu amaçla WB menüsünde DIRECT SUNLIGHT (ya da DAYLIGHT) seçeneğini kullanmalı ve farklı ışık kaynağının renk etkisini fotografımızda değerlendirmeliyiz.

Gün Işığında Renk
Açık bir gökyüzünde öğle vakti güneş tam tepedeyken doğrudan gelen ve yumuşak olmayan ışık gerçek beyaz ışık olarak kabul edilir. Tüm diğer aydınlatma türleri bu ışıkla karşılaştırılır. Bulutlarla kaplı bir gökyüzünden öğlen vakti yayılan güneş ışığı gerçek beyaz renk olarak kabul edilmez. Bu ışığın hafif mavimsi bir rengi vardır. Ay ışığı hafiften maviye yönelen ışığa bir başka örnektir. Atmosfer ışığın daha uzun dalga boylarını – kırmızıları ve sarıları – emer ve mavi ışığın daha kısa dalga boylarının geçişine izin verir.

Güneş gökyüzünde en yüksek noktaya ulaşmadan önce ışığın rengi gerçek beyaz ışığa göre daha sarımsıdır. Gün doğumunda ışığın altın sarısı tonları gözümüzü daha çok etkiler. Güneş ufka ne kadar yakınsa ışığı o kadar sarıdır.

Gün boyunca doğal ışık değişime uğradıkça konuların renkleri de değişir. Parlak güneş ışığı canlı, pırıltılı ve doğru renkleri gösterir. Tüm konular doğru bir renk dengesi içinde karşımıza çıkar. Pus, duman ve sis koşullarında renkler yaygın gelen ışık dolayısıyla daha solgun ve yumuşak görünür.

Sabahın ilk ışıkları
Gün ışığının ilk birkaç saati boyunca güneş ışınları dünyaya eğimli olarak gelir. Bu yüzden ışınlar bulunduğumuz yere ulaşıncaya kadar kalın bir atmosfer tabakasını geçmek zorunda kalır. Atmosferin süzücü etkisi nedeniyle en kolay dağılan ve süzülen renk, dalga boyu kısa olan mavi renktir. Bu nedenle güneş doğarken etrafa yumuşak tonlarda pembemsi – kızıl bir aydınlık yayılır.

Bu yumuşak ışık koşulu insan ve portre fotografları çekmek için en uygun koşullardan birini sağlar. Ten rengi daha canlıdır ve hatlar daha yumuşaktır. Fotografta oluşan gölgeler derinlik duygusunun daha güçlü olmasını sağlar, fotografı iki boyutlu yapısından kurtarır.

Öğle Işığı
Gün doğumundan birkaç saat sonra güneş yükselir ve ışınlar tepeden ve doğrudan gelmeye başlar. Mavi dalga boyunu dağıtan atmosfer kalınlığı azaldığından baskın renk mavi olmuştur. Kontrastlar daha sert ve keskindir. Gölgelerin boyu çok kısalmış ve tonları yoğunlaşmıştır.

Tüm fotograf konularında olduğu gibi insan ve portre fotograflarında da öğlen ışığı en az önerilen çalışma koşuludur. Sert gölgeler fotograflarda bölünmüşlük duygusu yaratır.

Işığı direkt alan bölgeler detay kayıpları olacak kadar fazla aydınlanırken, gölge alanlardaki koyuluklar yine detayları yok edecektir. Yüksek kontrast nedeniyle sadece aydınlık ve karanlık bölgeler görünür olacaktır. Özellikle yakın plan yapılan portre çekimlerinde göz çukurlarında, burun ve çene altında oluşacak gölgeler anlatımı olumsuz etkileyecektir. Yansıtıcı ve dolgu flaş kullanımı ile bu gölgelerin kontrol edilmesi gerekecektir.

Akşamüstü
Akşamüstü gün batımın az öncesinde güneş bir kez daha sarı – turuncu – pembemsi bir ışık verir. Işık yumuşamaya başlar, renkler canlanır, gölgelerin uzaması fotografta doku, detay ve derinliği ortaya çıkarır.

İnsan ve portre fotograflarında yüz hatlarının belirginleşmesine, ten renginin olduğundan daha canlı tonlarda çıkmasına neden olur. Birçok fotograf konusunda olduğu gibi en çok tavsiye edilen ışık koşuludur.

Yapay Işık Kaynaklarında Renk ve Renk Isıları

Floresan Işığı:
Bir objenin ısınarak ışık yayması prensibinden farklı olarak gazlı bir sistemle çalışan floresanlar sarı ve yeşil olmak üzere iki farklı renge neden olurlar.

Genel olarak etkili bir fotograf çalışması için önerilmeyen bir ışık koşuludur. İnsan ve portre çekimlerinde ancak mekanın gerektirdiği durumlarda kullanılabilir.

Özellikle ana ışık kaynağı olarak floresan kullanılması yüz hatlarını solgunlaştıracak, ortaya çıkan yeşil renk depresif insan görüntüleri elde edilmesine neden olacaktır. Eğer niyet bu tarz fotograflar elde etmek ise gerçekten floresan doğru bir aydınlatma aracı olabilir. Bunun dışında tavsiye edilmez.

Tungsten Işık ( Ev Ampulü)
Tungsten ampulden yayılan ışık 3200 Kelvin’e karşılık gelir. Tungsten ışığında renkler sarı – turuncu çıkacaktır. Tüm fotografı kaplayacak olan bu sarı – turuncu renk hakimiyeti de ancak mekanın gerektirdiği koşullarda kullanılır. İnsan – mekan ve insan – çevre konulu fotografları çalışırken bu ışık kaynağı ile aydınlatılmış bir ortamda bulunan insanı anlatan fotograflar için tungsten ışık önerilebilir. Fotografın atmosferini kuracak olan renk tonları bu tarz bir fotografta işimize yarayacaktır. Ancak sarı – turuncu renk tonlarının ten rengini de etkileyeceğini ve doğru bir ten rengi göremeyeceğimizi de baştan kabul etmek gerekir.

Mum Işığı
1600-1900 Kelvin derecesinde renk ısısına sahiptir. Kırmızı renge karşılık gelir. Tüm fotografın bu renkten etkileneceğini kabul etmek gerekir. Bu nedenle ten rengi de kırmızı tonlara yaklaşacaktır. Mum ışığı genelde fotografçının kontrol edebileceği bir ışık kaynağı olacağı için ışığın yönünün doğru ayarlanması ile ilginç sonuçlar sağlayabilir. Işığın yönünün kontrol edilmesi, aynı zamanda gölgelerin de kontrol edileceği anlamına gelir. Bu nedenle yüz üzerinde oluşacak gölgelerin fotografçı tarafından dikkatle takip edilmesi ve anlatımı etkilemeyecek şekilde düzeltilmesi gerekir.

Elektronik Flaş
6000 Kelvin derecesinde ölçülürler. Mavi renge karşılık gelir. Ancak anı fotograflarında, kadrajımızda olan kişilerin düz bir ışık ile aydınlatılması gerektiğinde kullanılır. Bunun dışında flaşın ana ışık kaynağı olarak kullanılması önerilemez, çünkü flaş ilk metrelere güçlü bir ışık verirken hemen arka plana sert gölgelerin düşmesine neden olur. Ayrıca flaş tek bir yönden ışık verir, gün ışığı gibi her yönden gelmez. Bu nedenle de aydınlatması çok uygun değildir.

Son yıllarda kullanımı yaygınlaşan TTL (Through The Lens) flaşlar, eğilir bükülür, döndürülür başlıkları sayesinde flaş ışığının farklı açılardan kullanılmasına olanak sağlamaktadır. Ayrıca konuya olan uzaklığa ve kullanılan diyafram değerine göre flaş gücü de ayarlanabildiği için flaşın daha etkili kullanımı söz konusu olmuştur.

Leave a Comment!

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir