FARKLI ENSTANTANE DEĞERLERİ KULLANIMI

Fotograf çekerken 2 farklı değişkenle ışığı kontrol edebiliyoruz. Bunlardan enstantane (örtücü hızı) makine gövdesi içerisinde çalışan ve kontrol düğmesi makine üzerinde bulunan değişkendir. Enstantane ile ışığın sensöre ulaşma süresini kontrol edebiliriz. Diyafram ise mekanizması objektif içerisinde çalışan, kontrol düğmesi de son yıllarda makine gövdesinde bulunan değişkendir. Işığın sensöre ulaşma miktarını kontrol edebildiğimiz diyafram ile aynı zamanda Net Alan Derinliğini de etkileyebiliyoruz. Enstantane değişkeniyle fotografta hız ve hareket duygusunu da elde etme şansımız vardır. Yüksek enstantane değerleriyle (1/500 s, 1/1000 s, 1/2000 s vb.) hareketleri dondurarak, hareketli konuların tek bir anını kaydetme şansımız vardır. Düşük enstantane değerleriyle (1/60 s, 1/30 s, 1/15 s vb) çekim yaptığımızda da hareketleri flu olarak gösterme ve hareketi daha fazla hissettirme şansımız olur. 1/15 s ve altındaki değerlerle, hareketli konuyla aynı yönde ve aynı hızda dönerek çekim yaptığımızda yani “pan” tekniğini uyguladığımızda da hareketli konuyu net tutup arka planı hareketli gösterme böylece hareketi daha çok vurgulama şansımız olur. Aynı konuyu farklı enstantane – diyafram eşlemeleriyle fotografladığımızda farklı görsel anlatım yolları oluşturmak mümkündür. Bolu ili sınırlarındaki Yedigöller Milli Parkı’ndaki küçük bir setten dökülen suyu yüksek enstantaneyle fotografladığımızda suyu dondurabilir, düşük enstantane kullanarak yaptığımız çekimde de suyu “akıyor gibi” gösterebiliriz. Hareketli konuları fotograflarken anlatmak istediğimiz konuya, vurgu yapmak […]
Read More ›

ALAN DERİNLİĞİNİN SONSUZ KULLANIMI

Net Alan Derinliği kadrajımızda nereyi gösterdiğimizi, vurguyu nereye yaptığımızı seçtiğimiz önemli bir değişkendir. 3 değişken ile Net Alan Derinliği’ni kontrol etmemiz mümkündür. İlk değişken kullandığımız objektiftir. Geniş açı objektiflerde alan derinliği daha fazla, tele objektifler de ise sınırlıdır. İkinci değişken kullandığımız diyafram değeridir. Açık diyafram değerlerinde (5,6 / 4 / 2,8 / 2 …) alan derinliği sınırlı, kısık diyafram değerlerinde (8 / 11 / 16 / 22 …) daha fazladır. Üçüncü değişken ise konuya olan uzaklığımızdır. Konuya yaklaştıkça alan derinliği azalır, konudan uzaklaştıkça alan derinliği artar. Eğer konu içerisinde netlik yaptığımız noktayı değiştirirsek alan derinliğinin de yerini değiştirmiş oluruz. Kadrajımız içerisinde önü, ortayı ya da arkayı net yapabiliriz. Fotograf çekerken bu 3 değişkeni aynı amaçla kullanabiliriz. Objektif, diyafram ve uzaklığı alan derinliğini sonsuz hale getirmek için seçebiliriz. Genelde doğa, manzara fotograflarında geniş açı objektif seçer, diyaframı ışık koşuluna bağlı olarak mümkün olan en kısık değerde seçer ve netliği de uzak bir noktaya yaparız. 3 değişkeni de bu şekilde kullandığımız takdirde neredeyse bize en yakın noktadan sonsuza kadar her yeri net yapabiliriz. Türkiye’nin en önemli fotograf platolarından olan Kapadokya bölgesinde yaptığım bu genel görüntü fotografında da aynı yöntemi kullandım. 24 mm geniş açı objektif tercihiyle hem vadinin büyük bölümünü kadrajıma sığdırma […]
Read More ›

SINIRLI ALAN DERİNLİĞİ KULLANMAK

HİNDİSTAN – YENİ DELHİ’DE YILAN OYNATICI Çektiğimiz fotograflarda çok küçük bir alanın ya da noktanın net, geri kalan bölgelerin flu olması tüm ilginin o noktaya toplanmasını sağlayacak bir yöntemdir. Böyle bir tercih yapıldığında net olan bölgenin çok güçlü bir konu, çok etkili bir anlam taşıyor olması beklenir. Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’de hayatını yılan oynatarak kazanan yaşlı bir Hindu’nun fotografını çekmeye karar verdiğimde ilk olarak genel görüntüleri ve orta plan çekimleri tamamladım. Bu çekimler hem konuyu mekanla birlikte anlatmak için hem de boyutları doğru göstermek için mutlaka çalıştığım planlardır. Bu çekimleri tamamladıktan sonra konunun bütün yükünü taşıyacak detay planlar üzerine çalışmaya başladım. Elbette önce yılan oynatıcının elleri, yüzü gibi detayları çektim. Daha sonra tüm hikayenin yükünü taşıyabilecek olan en önemli ögeyi yani yılanı da ön plana çıkaracak, başrole taşıyacak bir çekim yapmaya karar verdim. Bu çekimi yapabilmek için ilk olarak bir tele objektif tercihi yaptım. Böylece çevredeki gereksiz pek çok ögeden kurtulmuş ve sadece ana konuyu o çevreden ayıklamış oldum. 150 mm tele objektif bu ayıklama için yeterli oldu. (Objektifim Olympus 75 mm idi. 2x optik çarpan ile 150 mm olarak çalışıyor) Daha sonra diyaframı 1.8 olarak seçtim. Böyle açık bir diyafram seçmek arka planı tamamen flulaştırarak netliğin sadece yılan üzerinde […]
Read More ›

PERSPEKTİF YIĞILMASI

AGRA – YAMUNA NEHRİ KIYISI Genel olarak pek çok fotograf gönüllüsünün kadrajını oluştururken düştüğü bir hata vardır; çekim sırasında en yüksek dikkati ana konuya vermek. Elbette bir fotografta ilk dikkat çeken öge ana konudur, ancak fotografı etkili yapan nokta sadece ana konu değildir. Kadrajda ana konu dışında kalan ögelerin onu ne kadar öne çıkardığı, onu ne kadar desteklediği ve onunla ne kadar ilgili olduğudur. Bu nedenle vizörden ya da LCD ekrandan bakarken öncelikli dikkati ve özeni arka plana vermek gerekir. Tele objektifler arka planı öne doğru yaklaştıran perspektif yığılması etkisi fonun da izleyen göz tarafından dikkatle takip edilmesini sağlayacaktır. Böyle bir durumda arka planda kalan her ögenin fotografçı tarafından dikkatle kontrol edilmesi gerekir. Ana konudan daha renkli, daha güçlü bir konunun varlığı ilginin dağılmasına neden olabilir. Ayrıca ana konuyla temas edecek ögeler de karmaşık bir fona yol açacağı için dikkat dağıtıcıdır. Hindistan Agra kentinde Yamuna Nehri kıyısında çamaşır yıkayıcılar hemen her gün nehirde yıkadıkları çamaşırları yerlere yayar, kurutur, toplarlar… Bu durumla karşılaştığımda tele objektif ile arka planda yer alan tren yolu köprüsünün sisler içerisinde görüntüsünün öndeki ana konuya yaklaştırılıp güçlü bir fon oluşturacağını düşündüm. Fondan farklı bir renkte olan ana konuyu kadrajda Altın Kesim noktasına yerleştirmek izleyen gözün fotografa girdiğinde […]
Read More ›

İNSAN – MEKAN İLİŞKİSİNİ VURGULAMAK

24 x 36 mm görüntü alanı (film ya da sensör) için odak uzaklığı 50 mm görüş açısı 46 derece olan objektiflere normal objektif denir. İnsanın tek gözüyle sabit bir noktaya baktığında gördüğü açı yaklaşık olarak aynıdır. Dolayısıyla bu objektif görüntüye bir görsel etki eklemez ya da çıkartmaz. Bu nedenle normal objektif adını alır. Hemen hemen tüm markalar yüksek keskinlik kalitesi ve iyi bir ışık geçirgenliğiyle bu objektifleri üretirler. Bir çok fotograf gönüllüsü bu objektifleri özellikle az ışıklı ortamlarda kullanmayı tercih ederler. Açık diyafram değerleriyle çalışma imkanı veren normal objektifler aynı zamanda sınırlı alan derinliği oluşturma şansı verir. Farklı bir görsel etki yaratmaması sebebiyle insan ve mekan ilişkisini güçlü veren bu objektiflerle aynı zamanda boyutları da doğru olarak görmemizi sağlar. Mehtab Bagh, Taj Mahal’in arka tarafında Yamuna Nehri kıyısında yer alan eski kraliyet bahçesidir. Özellikle akşamüzeri çevre köylerde yaşayan insanlar nehir kıyısından evlerine doğru yürürler… Zaman zaman Hindistan yolculuklarında Agra kentine gittiğimizde yolumuzu buraya da düşürürüz. Gelip geçen insanlarla kurduğumuz iletişime göre portre fotografları da çalışma şansımız olur. Normal objektif kullanmak hem arka planın da fotografta güçlü bir şekilde yer almasını sağlarken hem de sınırlı alan derinliği sayesinde portrenin ön plana çıkmasına yardımcı oldu. 50 mm odak uzaklığına sahip olan normal […]
Read More ›

TELE OBJEKTİF KULLANIMI

Odak uzaklığı 50 mm’den fazla görüş açısı 46 dereceden daha dar olan objektiflere tele objektif denir. Örneğin 200 mm tele objektifin görüş açısı 12 derece, 300 mm objektifin görüş açısı ise 8 derecedir. Bu sayede uzakta olan konulara fiziksel olarak yaklaşmadan çekim yapma şansı ortaya çıkar. Aynı zamanda arka planın öne doğru yaklaşması, perspektif yığılması, etkisi sayesinde güçlü fon kullanımı da mümkün olur. Etiyopya Omo Vadisi’nde yaşayan bir çok kabile ilkel yaşam koşullarını bugün de devam ettirir. Eskiden gelen bir çok geleneksel töreni bugün de gerçekleştiren bu kabileleri fotograf amaçlı ziyaretlerimizde fotograflama şansı buluyoruz. Bir düğün merasimi için ziyaret ettiğimiz Hamer kabilesinde hazırlıklar yapılırken çevrede çekim yapabileceğimiz konuları araştırıyordum. Bu sırada bir kenarda annesine ulaşmaya çalışan, emekleyerek ilerleyen bebeği görünce aramızdaki mesafeye de dikkat ederek kadrajımda sadece anne ve bebeğin olmasını sağlayacak objektife karar verdim. Kullandığım tele objektif çevrede bu konuyu desteklemeyen ögelerin kadraj dışında kalmasına yardımcı oldu. Ayrıca tele objektifin sağladığı sınırlı alan derinliği sayesinde ilginin öndeki ana konuda toplanması da kolaylaştı. Farklı anlarda yaptığım çekimler arasından bebeğin ifadesinin de görüldüğü bir anın olduğu fotografı seçtim. 200 mm, 300 mm gibi sabit odaklı tele objektiflerin aynı sıra bir çok markanın farklı odak uzaklıkları arasında çalışan zoom özellikli tele objektifler […]
Read More ›

GENİŞ AÇI OBJEKTİF KULLANIMI

Odak uzaklığı 50 mm’nin altında olan objektifler 46 dereceden daha fazla görüş açısına sahip olduklarından geniş açı objektif olarak adlandırılırlar. Bu objektifler geniş açıyla görme özelliklerinin dışında ön planı yakın ve büyük, arka planı uzak ve küçük göstererek fotograflarımıza derinlik boyutunu da katarlar. Bu sayede fotograflarımız “gerçeklik” duygusuna daha çok yaklaşır. Taj Mahal’e örnek alınan yapılardan olan I’timad ud Daulah Türbesi’nin ana kubbesi altında yer alan mezar bölümü gerek kapıdan giren ışık gerekse duvar ve tavanda yer alan süslemeleri ile oldukça güçlü bir görselliğe sahiptir. Ancak alanın dar olması sebebiyle tüm mekanın kadraja sığabilmesi için fotografın geniş açıyla çekilmesi gerekliydi. Özellikle yere oturarak yaptığım çekim sayesinde mekanın tamamı kadraja sığdı. Vizörden bakarak çekim yapmanın mümkün olmadığı bu tarz çekimlerde açılır LCD ekrana sahip bir fotograf makinesi çekimin çok daha kolay yapılmasını sağladı. Geniş açı objektiflerdeki ön planın yakın ve büyük, arka planın uzak ve küçük görünmesini sağlayan perspektif etkisi sayesinde fotografta öndeki ve arkadaki bilgisi oluştu. Mezar bölümünün ön, gençlerin bulunduğu yer arka plan olarak fotografa derinlik boyutu da katmış oldum. Işığın belli bir noktadan geliyor olması, ana konuyu ve ilgili ögeleri aydınlatması, ışık ölçümünün de aydınlık bölümden yapılması ilginin de ışıklı alanda toplanmasına yardımcı oldu. Çeşitli markaların 16 mm, […]
Read More ›

ULTRA GENİŞ AÇI OBJEKTİF KULLANIMI

Dijital fotograf makinelerinin ortaya çıktığı dönemlerde farklı sensör boyutlarındaki makinelerle çekimler yapıyoruz. Bu makineler arasında APS-C sensör denilen ve 1.5x – 1.6x optik çarpana sahip sensörlü makineler de en yaygın kullanılan modeller… Bu grupta yer alan fotograf makinelerinin yaygınlaşmasıyla birlikte satın aldığımız objektifleri üzerlerinde yazan odak uzaklıklarından daha farklı olarak kullanabiliyoruz. 50 mm odak uzaklığına sahip bir “normal objektif” APS-C sensörlü bir makinede 75 mm ya da 80 mm olarak işlev görüyor. Bu nedenle son yıllarda “ultra geniş açı” denilen 10-20 mm, 11-16 mm, 12-24 mm gibi odak uzaklıklarına sahip objektifler yaygın olarak kullanılıyor. Bu objektifler üzerlerinde yazan odak uzaklıklarının göreceği açılardan daha dar görüyorlar ancak görsel etkileri üzerlerinde yazan objektifin etkisi olarak kalıyor. Örneğin 10 – 20 mm bir ultra geniş açı objektifi Nikon marka APS-C sensörlü bir makineye taktığınız 15 – 30 mm objektif gibi çalışıyor, ancak deformasyon 10 – 20 mm objektifin deformasyonu olarak kalıyor. Bu aşırı deformasyon insan gözünün göreceğinden daha farklı anlatımlar oluşturma konusunda bize imkan sağlayabiliyor. Örneğin bu fotograf için siz ağaçların arasınd adurup gökyüzüne doğru bakarsanız ağaçlar gökyüzüne doğru dikey olarak yükselir. Ancak ultra geniş açı objektifin sağlayacağı deformasyon ile ağaç gövdeleri içeriye doğru kıvrılır ve gözünüzün gördüğünden farklı bir anlatım oluşturabilirsiniz. Bu […]
Read More ›

AÇIK – KAPALI KOMPOZİSYON

Bu yazımız ile Kompozisyon kriterlerini tamamlıyoruz… Bu yazı dizisinde anlatmaya çalıştığım hiçbir başlık bir kural değildir. Uyulmaması fotografınızın “kötü” olacağı anlamını taşımaz. Her şeyden önce fotografların makine ile değil, beyin ve duygu ile çekildiğini unutmamak gerekir. En doğru kompozisyon kriteri duyguyu en etkili şekilde aktarmanızı sağlayacak olandır. Her zaman, tüm çekimlerde / değerlendirmelerde aklımdan çıkmayan ve fotograf hayatıma yön verdiğini düşündüğüm bir cümleyi de paylaşmanın tam yeridir diye düşünüyorum: “Tüm kompozisyon kriterlerini bilirim, ama istersem bozarım …” AÇIK – KAPALI KOMPOZİSYON Fotografta kompozisyon, kapalı ve açık biçimde düzenlenebilir. Kapalı kompozisyon çerçeve içinde başlayıp biten kompozisyondur. Hiçbir hareket ya da biçim çerçeve dışında devam etmez; fotografçı, anlatmak istediği her şeyi fotograf karesinin içerisinde, izleyiciye sunar. İzleyici kendine hazır olarak sunulan bu yorumla ve anlatımla yetinmek zorundadır. Genelde pek çok fotografta kapalı kompozisyon kullanılır. Böyle düşünüce Ara GÜLER’in hemen hemen tüm fotografları KAPALI KOMPOZİSYON’dur. Her şey fotografın içinde başlar ve biter… Eğer fotografını çektiğiniz konu kadrajınız içinde başlıyor ve dışarı devam ediyorsa ya da konu, kadrajın dışında başlıyor, içinde devam ediyor ve sürüp gidiyorsa, siz de konunun tamamını değil bir bölümünü kadrajınıza dahil edebiliyorsanız bu da açık kompozisyon oluşturmaktır. Kısacası açık kompozisyon kadraj dışında devam edecek, izleyicide böyle bir etki bırakacak nitelikte […]
Read More ›

POZLAMA MÜDAHALESİ : KARDA ÇEKİM

Fotograf makinelerinin pozmeterleri, ışık ölçerleri, renkleri görmez. Farklı renklerin ışık ölçümünü yanıltmaması için pozometreler dokusuz siyah ve dokusuz beyaz arasında yer alan gri tonların tam ortasında yer alan 5. Gri ya da % 18 Gri denilen bir tona göre kalibre edilmişlerdir. Bu nedenle pozometreler beyaz ve siyah renkli konularla karşılaştığımızda ortamdaki ışık koşulundan farklı sonuçlar gösterirler. Siyah alanların çok yer kapladığı sahne sanatları gibi konularda olması gereken ışık değerlerinden daha düşük eşlemeler gösteren pozometreler, kar gibi beyaz renkli konularda yansıyan ışıklardan etkilenerek olması gereken değerlerden daha yüksek enstantane – diyafram eşlemeleri sonucuna ulaşırlar. Bunun sonucu olarak özellikle karlı ortamlarda çekim yaparken ışığın durumuan göre kar fotograflarında gri ya da mavi tonlar baskın olur. Bir çok fotograf gönüllüsü bu durumu Beyaz Ayarı ile düzeltmeye çalışır. Oysa ki çözüm pozlamaya müdahale etmektir. Kar gibi beyaz renkli konular ışığı çok fazla yansıtacağı için pozometreler var olan ışıktan daha fazla ışık algılar ve daha yüksek enstantane – diyafram eşlemesi sonucuna ulaşırlar. Erciyes Dağı çevresinde çektiğim bu fotografta da kadrajın neredeyse tamamının beyaz olması pozometre için yanıltıcı bir koşul oluşturuyor. Bu tarz fotograflarda karın kadrajınızda kapladığı alanı dikkate alarak genel ışık ölçümünden artı (+) yönde bir ya da iki stop pozlama müdahalesi beyaz rengin doğru […]
Read More ›