Birçok kilisede çekim yaparken vitraylar dikkat çeken ögelerden biridir. Özellikle dışarıdan gelen ışıkla renkleri ve detayları ortaya çıkan vitraylar pek çok fotoğraf gönüllüsü tarafından fotoğraflanarak arşivlere eklenir. Genelde ışık ölçümünün dışardaki aydınlık bölgeden yapılması iç tarafın karanlık kalmasına sebep olur. Son dönemde dijital fotoğraf makinelerinde yer alan HDR (High Dynamic Range – Yüksek Dinamik Aralık) çekim özelliği her iki bölgenin de detaylarını görme şansı veren bir teknik olarak uygulanabiliyor. Bu fotoğrafı çektiğim İstanbul Beyoğlu’nda yer alan St. Antuan Kilisesi’nde ise mum yakılan bölümün hemen üstünde yer alan pencereler atmosferi güçlü kadrajlara imkan veriyor. Üst bölümde yer alan vitraylar renkli camları ve detaylarıyla mekanın özelliğini güçlendiriyor. Alt bölümde yer alan mumların sağladığı renk de fotoğrafın etkisini arttırıyor. Bu etkinin güçlü olabilmesi için White Balance’ı (Beyaz Ayarı) GÜN IŞIĞI olarak tercih ettim. Bu sayede Kelvin derecesi daha düşük olan mum ışığı kırmızı rengiyle fotoğrafta yer alıyor. Mumların önünde bulunan kişiler ışık ölçümünün aydınlık alandan yapılması sebebiyle silüet olarak kaydediliyor. Çekim anını sağdaki kişinin mumlara uzandığı an olarak tercih etmek kişilerin daha belirgin olarak algılanmasına da yardımcı oluyor. Genel olarak çekim çalışmalarımda makinemi diyafram öncelikli konumda (A ya da Av) kullanıyorum. Böylece diyaframı seçiyor, ortamdaki ışık koşuluna göre enstantaneyi makineme bırakıyorum. Bu […]
Read More ›
Birçok çekim gezisinde cami, kilise gibi kutsal mekanlarda çekimler gerçekleştiriyoruz. Kimi zaman mimari özellikleri ön plana çıkardığımız kadrajları çalışırken kimi zaman da bu mekanlardaki ibadetler, ritüeller fotoğraf konumuz oluyor. Genel görüntülerde ortam aydınlatmasını kullanırken daha yakın plan çekimlerde lokal aydınlatmalar bizlere yardımcı olur… Özellikle birçok camide ibadet zamanları dışında yaptığımız çekimlerde dua eden, namaz kılan ya da bir köşede Kur’an okuyan insanlar fotoğraflarımızda yer alabiliyor. Bu tarz çekimlerde her fotoğraf çalışmasında olduğu gibi ışık, aydınlatma, ışık ölçümü, kullanılacak enstantane – diyafram değerleri, tercih edilecek objektif, kadrajın estetik olması için uyulacak, uygulanacak kompozisyon kriterine karar verirken bir yandan da bu kutsal mekanlarda insanları rahatsız etmeden çekim yapabilmenin de yollarını bulmamız gerekiyor. İnsan ve portre çekimlerinde çoğu zaman çekim öncesinde bazen sorarak bazen de işaretlerle fotoğrafını çekeceğimiz insanlardan izin istiyoruz. Ancak bazı durumlarda çekim öncesi kurulacak iletişim konunun doğallığını bozacağı için bu izni almadan da çekim yaptığımız oluyor. Bu gibi durumlarda ben çekimi tamamladıktan sonra çektiğim fotoğrafı o kişiye göstererek ne çektiğimi, niye çektiğimi anlatmayı tercih ediyorum. Böylece karşılıklı olarak güven duygusuyla fotoğraf hayatıma devam edebiliyorum. Bu fotoğrafta da bu izni çekim sonrasında kurduğum iletişim ile hallettim. Ancak çekim sırasında makinenin perde sesinin de rahatsız edici ve dikkat dağıtıcı olmaması için kullandığım […]
Read More ›
İNSAN VE PORTRE FOTOĞRAFLARI : KURGULAR OLUŞTURMAK Özellikle insanların fotoğraflarını çekerken bazı müdahalelerle görüntüyü daha etkili hale getirmeye çalışırız. “Işığa doğru döner misin?”, “Bu tarafa bakar mısın?” ya da “Gülümseyin!” demek dahi fotoğrafın daha güçlü oluşması için yaptığımız müdahaleler arasındadır. Bu küçük müdahaleler dışında zaman zaman kadrajı, fotoğrafı tamamen oluşturduğumuz kurgular da çalışıyoruz. Düzenlediğimiz fotoğraf yolculuklarında ve atölye çalışmalarında bu tarz kurgu çekimleri, katılımcı dostlarımız benzer konularla karşılaştıklarında hangi tercihleri ne amaçla yapabilecekleri konusunda rehber olması umuduyla hazırlıyoruz. Bir fotoğraf çalışması için kurgu yaptığınızda unutmamanız gereken stüdyo çalışan bir profesyonel fotoğrafçı gibi artık her şeyin sizin kontrolünüzde olduğudur. Çekimi yapacağınzı mekan, ışık koşulu, varsa modellerinizin duruşu, bakışı gibi her türlü detayı sizin planlamanız gerekir. Bununla birlikte her konunun farklı açılardan, kadrajlardan farklı bir sonuç verebileceğini düşünerek olası tüm kadrajları da çalışmanız gerekir. Kurgu yapıldığında amaç etkili en az bir fotoğraf ile çalışmayı tamamlamaktır. Örnek fotoğraflar dünyanın en fotografik etkinliklerinden biri olan Hindistan Pushkar Deve Panayırı’nı fotoğraflamak için düzenlediğimiz fotoğraf yolculuğu sırasında yaptığımız bir kurgu çalışmasından… Bu kurgu için günbatımına yakın bir zaman dilimini seçtim, böylece hem akşam ışığının yumuşak etkisini hem de günbatımının ters ışık koşulunu çalışabilecek fırsatlar doğmuş oldu. Çekim noktası için Pushkar Çölü içerisinde bir kumul tepesini belirleyerek […]
Read More ›
Çevremizdeki pek çok konu doğru fotografik tercihlerin yapılmasıyla etkili fotograflara dönüşebilir. Görsel etkiyi arttırmak için gözün gördüğünden farklı sonuçlar sağlayan objektifler, çektiğimiz konuda var olan atmosferi daha güçlü hale getirebilir. Cami, kilise gibi kutsal yerlerin iç mekanları genelde etkileyici bir mimariye ve detaylara sahiptir. İç mekânda bulunan kemerler, kubbeler, pencereler etkileyici bir mimari görüş sağlarken doğal ve yapay ışık kaynaklarının sağlayacağı renk etkisi de atmosferi güçlendirebilir. Bununla birlikte kullanılacak ultra geniş açı objektifler tüm iç mekânın kadraja sığmasını sağlarken aynı zamanda görüntüdeki derinlik duygusunu da arttıracaktır. Derinlik duygusunun artmasını sağlayacak bir başka önemli yaklaşım da çekimin yere yakın bir yerden yapılmasıdır. Aşağıdan yukarıya doğru yapılacak çekim sonucunda bize yakın olan alt bölüm genişleyecek, objektifin sağladığı deformasyon etkisiyle kubbe ve tavan bölümü uzaklaşacaktır. İç mekânda yer alan yapay ışık kaynaklarının renk etkilerini kullanabilmek için Beyaz Ayarı’nı GÜNIŞIĞI olarak seçmek tungsten, halojen, floresan gibi aydınlatmaların renklerini kaydetmemizi sağlayacaktır. Beyaz Ayarı’nda yapılan bu tercih JPEG dosyaları etkileyecek, RAW formatta çekilen fotograflarda renk tercihi daha sonra bilgisayarda bir görüntü işleme programında yapılacaktır. İnsan gözünün gördüğünden farklı bir görsellik sağlayan ultra geniş açı objektifler farklı odak uzaklıkları arasında üretilirler. Fotograf makinenize ve istediğiniz görselliğe göre uygun bir objektif kullanmak gerekir.
Read More ›
İnsan ve portre fotograflarını sadece ifade, tavır, bakış, gülüş gösteren fotograflar olarak kabul edemeyiz. Eğer böyle kabul etseydik hem kullanacağımız objektifleri hem çalışacağımız ışık koşullarını hem de kadrajlarımızı oldukça sınırlamış olurduk. Genelde insan ve portre fotograflarını “içerisinde insan olan, ancak insanın başrolde olduğu”kadrajlar olarak sınıflandırmak daha doğru bir tanımlama olarak kabul ettiğimiz bir yaklaşımdır. Bu sayede kullanacağımız objektif skalası oldukça genişler, hemen her ışık koşulunda çekimler yaparız, ayrıca kadrajlarımızda birçok hikâyeyi de bir arada anlatma şansımız oluşur. İç mekânda yaptığımız ve çevredeki ögeleri de kadrajımıza dahil etmek istediğimiz fotograflarda yapılacak ilk doğru tercih geniş açılı objektif kullanmaktır. Bu sayede sadece fotografını çektiğimiz kişi değil onu destekleyen, onunla ilgili olan ve o kişiyi daha etkili anlatmamızı sağlayacak ögeler de kadraja sığacaktır. Mekân bilgisi izleyen gözün kadrajda daha uzun süre kalmasını ve konuyu algılamasını sağlayacaktır. Kadrajda yer alan çok sayıda ögenin ilgiyi dağıtmaması ve fotografın algılanmasını zorlaştırmaması için birkaç noktaya dikkat etmek gerekir. Örnek fotograflarda bu noktalara uyulduğuna dikkatinizi çekmek isterim. İlk olarak elbette ışık başrolde olmasını beklediğimiz kişi üzerinde olmalıdır. Karmaşık bir mekân içerisinde karanlık bir alanda kalan kişiyi başrole çıkarmak, ilgi merkezi haline getirmek zor olacaktır. İkinci dikkat edeceğimiz nokta fotografını çektiğimiz kişinin kadrajdaki yeridir. Altın Kesim noktaları ya da […]
Read More ›
Karşılaştığımız çekim konularında zaman zaman kurgular oluşturarak daha etkili sonuçlar almaya çalışıyoruz. Bu tarz çalışmalarda mekân, kadraj, ışık, model gibi her ögenin bizim kontrolümüzde olması gerekiyor. Kurgu yapıldığında amaç etkili bir fotograf elde etmektir. Bu nedenle stüdyoda çalışan bir profesyonel fotografçı titizliğiyle çalışmak gerekir. Tüm fotograf hayatımızı bu tarz çalışmalardan oluşturmak elbet mümkün değildir. Ancak kurgu fotografları çalışırken dikkat ettiğimiz her başlık diğer fotograf çalışmalarımızda da kullanacağımız tekniklerdir. Dolayısıyla her tekrar ettiğimiz, üzerinde çalıştığımız her teknik eskilerin değişiyle “meleke kesbeder” yani alışkanlık, yatkınlık sağlar. Bu yatkınlık diğer çekim çalışmalarında daha hızlı ve doğru kararlar vermemizi, uygulamamızı sağlar. Küba Vinales Vadisi’nde ziyaret ettiğimiz tütün kurutan köylülerle de benzer kurgu çalışmalar yapıyoruz. İç mekânda yaptığımız bu çalışmalarda kapı ya da pencereden gelen günışığını kullanarak daha etkili bir aydınlatma koşulu sağlama şansımız oluyor. Ancak iç mekân fotograflarda ışığın yeterli olmadığı ya da istediğimiz noktalara düşmediği durumlarda ek ışık kaynakları ve yansıtıcılar kullanabiliyoruz. Led ışık kaynakları ve yansıtıcılarla ışığı istediğimiz noktaya yönlendirip yeterli aydınlatmayı sağlayabiliyoruz. Gölgeleri temizlemek, portre çekiyorsak ifadenin aydınlanmasın ya da herhangi bir noktanın dikkat çekici olmasını sağlamak bu yardımcı ekipmanla mümkün oluyor. Böyle yardımcı bir ekipmanla çalışırken birkaç noktaya dikkat etmek gerekiyor. Bunlardan birincisi yapay bir şekilde sağladığımız aydınlatmanın izleyiciyi rahatsız […]
Read More ›
Gece çalışma dönemi zaman zaman zor ancak sonuçları en etkileyici fotograf zamanlarından biridir. Özellikle “mavi karanlık” denilen güneş battıktan kısa bir süre ortaya çıkan ve mevsime göre 10 – 30 dakika arasında değişen bir sürede yapılan aydınlatılmış şehir ve bina fotografları en etkileyici çalışmalardır. Bunun dışında “aktüel gece çekimi” diyebileceğimiz bir şehrin gece yaşantısını anlatan çalışmalar da yapılabilir. Ancak bunların dışında özellikle gecenin ilerleyen saatlerinde yapılabilecek özel bir çalışma alanı daha var: Yıldız Fotograflama… Yıldız çekimleri için ilk olarak şehre uzak bir nokta bulmalısınız. Pozlama süresinin çok uzun olması sebebiyle şehirden yükselen aydınlatmalar gökyüzünü aydınlatacak ve istenmeyen renklere ve aydınlatma koşullarına sebep olacaktır. Uzun sürecek pozlamada makinenizin, objektifiniz ağırlığı, rüzgarın şiddeti, sizin deklanşöre basma gücünüz vb etkilere dayanabilecek bir tripod kullanmanız önemli. Aynı zamanda hafif olması da bir başka aradığımız özellik elbette… MANFROTTO’nun BeFreeOne ya da 3 Legged Thing’in COREY model tripodları genellikle kullandığım tripodlar oluyor… Makinenizi M (Manuel) modda kullanmanız, netliğini de M (Manuel) olarak ayarlamanızı öneriyorum. Makinenizde bulunun Uzun Pozlamada Kumlanma Giderici ya da Gren Önleyici (Long Exposure Noise Reduction) özelliğini mutlaka açmanızı öneriyorum. Yıldızları ışık çizgileri olarak kaydedebilmek için birkaç farklı yöntem kullanmak mümkün. İlk yöntemde ISO (makinenizin performansına göre) 800 ya da 1600’e getiriliyor. Diyafram 5,6 […]
Read More ›
Gece fotografçılığı, çalışması zahmetli ancak sonuçları etkileyici olan bir çekim alanıdır. Yapay ışık kaynaklarının farklı renk etkilerinin fotografı etkilemesinin yanı sıra üzeri ışıklı hareketli konuların da ışık çizgileri olarak kaydedilmeleri fotografa dinamizm ve güçlü bir atmosfer katacaktır. Trafik izlerinin fotograflaması için yoğun trafiğin işlediği bir yol, kavşak vb bir yeri görebileceğiniz bir noktaya tripodunuzu kurmanız ilk tercihtir. Size doğru gelen araçların yerine sizden uzaklaşan araçların daha çok göründüğü bir açı daha etkili bir fotograf çekmenizi sağlayabilir. Bunun sebebi size yaklaşan araçların farlarının fotografınızda güçlü beyaz parlamalara yol açarak rahatsız edici olmasıdır. Uzaklaşan araçların stop lambaları ise fotografınızda kırmızı ışık çizgileri oluşturacaktır. Çekim noktasını yolu yukarıdan görecek bir açı olarak belirleyebilirseniz bu durumda yolun her iki yönünü de fotograflamak kolay olacaktır. Çevredeki yapıların da fotografta yer alması karanlık bir fon içerisinde ışıklı çizgiler yerine mekân bilgisini de vereceği için bu tarz fotografları da mavi karanlık dönemde çekmek doğru tercihtir. Ancak bu dönemde 8 diyafram ile çalışmak yeterli ışık çizgilerinin oluşması için uygun enstantane değeri sağlamayacağı için diyaframı 11, 16 gibi daha kısık bir değere getirmek pozlama süresinin uzamasını sağlayacaktır. Farklı sayıda araç geçişiyle ışık çizgilerinin etkisi değişeceği için mümkün olduğu kadar çok fotograf çekerek en iyi sonucu almaya çalışmak gerekir. Kumlanma […]
Read More ›
Gece, ışık bakımından en zayıf ortamdır. Bu nedenle fotograf çekimi zor, ancak sonuç fotograflar etkileyicidir. Örneğin sokak lambaları, vitrin ışıkları ya da ay ışığının yarattığı manzaralar ilginç olanaklar sunar. Bazı durumlarda flaş kullanmak da fotografa ilginç etkiler katabilir. Güneş battıktan sonraki kısa bir süre gece fotografçılığı için en uygun zamandır. Bu zamanı geçirirseniz gökyüzü gereğinden fazla kararıp can sıkıcı bir fon oluşturabilir. Ayrıca tam kararan gökyüzüyle konu çok kontrast olur. Işıklı yerler patlar, ışıksız yerler ise simsiyah olur. Bunun için güneşin hemen batımından sonraki “mavi karanlık” denilen dönem iyi değerlendirmelidir. Mavi karanlık güneş battıktan yaklaşık 5 dakika sonra başlayan ve mevsime göre süresi değişen bir dönemdir. Kış mevsiminde birkaç dakika süren mavi karanlık dönem, yazın 30 – 40 dakikaya kadar uzayabilir. Çekim süresinin kısa olması sebebiyle çekim yapılacak noktaya gün batımından önce ulaşarak hazırlıkları tamamlamayı gerektirir. Gece aydınlatılmış şehir ve bina fotograflarını çekerken mutlaka bir tripod ile çalışılmalıdır. Bu sayede uzun pozlama sürelerini sıkıntısız bir şekilde deneyebilir, aynı zamanda kadrajı oluştururken de rahat hareket edebiliriz. Gece fotografları 8 diyafram sabit kullanılarak çekilir ve sadece enstantane değeriyle bracketing (gruplama – tarama) yapılır. Kullanılacak olan 8 diyafram her yerin net çıkmasını sağlayacak net alan derinliğini sağlayacaktır. ISO değeri, tripodla çalışılacağı ve enstantane […]
Read More ›
Birçok fotograf gönüllüsü için yansıma fotografları hem çekmesi hem de izlemesi anlamında ilk sıralarda gelir. Çoğul görüntünün tekil görüntüden her zaman daha etkileyici olmasının yanı sıra aynı görüntünün fotograf içerisinde tekrar oluşması ilginç görselliklerden biridir. Hatta çoğu zaman sosyal medya gibi mecralarda çekilen yansıma fotograflarının, neden olduğunu açıkcası anlamadığım bir sebepten dolayı, tekrar baş aşağı çevrilerek kullanıldığını da görüyoruz. Göl, deniz gibi su birikintisi üzerinde oluşan yansımları fotograflamak için durgun bir havaya ihtiyaç duyduğumuz kesin. Aksi takdirde hareketli olan su birikintisi net bir yansıma elde etmemizi engeller. Bunun önüne geçmek için ND (yoğunluk) filtresi kullanarak uzun pozlama süreleri elde etmek ve yansımayı görmek mümkün olabilir. Ancak yansıma çekimlerinin durgun bir suda çekilmesi elbet çok daha kolaydır. Genelge klasik bir kompozisyon kriteri olarak fotografınızda bulunan ufuk hattının Altın Kesim diye de tanımlanan 1/3 oranından geçmesi önerilir. Eğer gökyüzünde anlattığınız konu daha çoksa ufuk hattının aşağıdaki 1/3 çizgisinden, yeryüzünde anlattığınız konu çoksa yukarıdaki 1/3 çizgisinden geçmesini çok kullanılan bir yaklaşımdır. Ancak fotografınız bir yansıma fotografıysa, ana konuyu ve yansıması kesmeden kadrajınıza alıyorsanız ufuk hattını tam ortaya koyabilirsiniz. Bu fotograflarınızda bir sakinlik, dinginlik duygusu oluşturmanıza yardımcı olur. Birçok sokakta ve meydanda ya yağmur sonrasında ya da çevredekilerin o bölgeyi yıkamasından kaynaklı küçük su […]
Read More ›