RİTİM
Bir cismin tekrarlanan görüntüsü ya da peş peşe benzer elemanlar dizisi, aynı elemanların tekil görüntülerinden daha etkileyicidir. Belli bir düzene göre tekrarlama, sayısal değerinden fazla bir zenginlik ifade eder. Ritmi oluşturan ögelerin düzenli tekrarı, düzensiz tekrarından daha güçlü etki yaratır. Örneğin yoldaki telefon direkleri, yol çizgileri, dizi dizi ağaç kümeleri …
Birbirlerine paralel, dikeylerin veya yatayların tekrarı, birer ritmik durum oluştururlar. Bu en ilkel ritim biçimidir. Bunlarda aralar genellikle birbirine eşittir. Yani, ritimde ögeler aynı zaman boyutu ile birbirleriyle ilişkiler kurar ve ritmik sonucu oluştururlar. Çünkü, motif aktif öge, aralar pasif öge olarak bir hareket ortaya çıkar. Bu hareketin tekrarı da ritmi sağlar.
DOKU
Doku bir maddenin doğal yapısının yüzeydeki görünüşüdür. Yerinde ve gerekli bir tarzda kullanılırsa doku, fotografa duygusallık verir. Doğada her şey bir doku elemanı ile yüklüdür. Sürülü tarlalar, kumsal, kalabalık insan grupları, evler çatılar, dalgalar gibi.
Çevremizdeki objelerin dokularına bakarsak; bazıları daha belirgindir. Örneğin bir sepetin veya parke döşeli sokağın dokusu çok belirgindir. Bu objelerin fotografları çekildiğinde bu dokular az veya çok fotografa yansır. Ama belli belirsiz zayıf bir doku kayba uğrayabilir. Karlı bir yüzeyde veya hafifçe pürüzlü bir duvarda olduğu gibi, bu nazik ve kritik dokuları etkili bir biçimde kaydedebilmek için bazı koşullar gerekir. Bunlar doğru pozlandırma ve daha önemlisi doğru ışık kullanımıdır. Bazı objelerin yeterince etkili doku verebilmesi için yüzeyi yalayan bir yanal ışık kullanılmalıdır, öyle ki çıkıntıları aydınlatsın ve tüm çukurlukları gölgelerle dolsun. Yüzeyi yalayan böyle bir ışık ancak silik kabartmalar için gerekir. Doku daha derin ve daha belirginse ışık yanal konumdan cepheye doğru yer değiştirmelidir. Çünkü bir yüksek kabartma yanal ışıkla aydınlatılınca ışığa bakan tarafın gölgesi kabartmanın diğer ögelerini örtecektir.
Doku morfolojik anlamda bir ayrıntı belirginliği olduğu gibi görsel bağlamda bir yüzey zenginliği demektir. Bu nedenle fotografta dokulu yüzeylerin okunaklı kılınmasının ötesine geçilmeli, doku zenginliklerine dayalı estetik bir kurgunun elde edilmesi amaçlanmalıdır. Hatta bazı fotografların sadece bu amaçla çekildiği söylenebilir. Fotografta kulanılan doku ögesi bazen mevcut dokulu cisimlerin çekiminden elde edilir. Kiremit örtülü damlar, parke döşeli yollar gibi. Bunun dışında aşırılaştırılmış ritmin doku yaratan özelliği kullanılabilir. Bir otoparkı dolduran otoların uzaktan çekimleri gibi. Böyle bir doku fotografı çekildiği zaman dikkat edilmesi gereken nokta fotograf karesinin her bir bölümünün aynı objeyle dolu olmasının gerektiğidir. Fotograf karesi içinde yer alacak boşluklar ilgiyi dokuyu oluşturan objelerden uzaklaştıracaktır.
Doku ağırlıklı fotograflar giderek dokudan ibaret fotograflara dönüşebilir. Sadece dokudan oluşan fotograflar bir süre sonunda sıkıcı bir hal alacaktır. Örneğin bir pazar yerinde satılan ürünlerin hepsinin ayrı ayrı doku oluşturularak fotograflandığını düşünelim. Elimizde sadece tüm ürünlerin fotograflarından oluşacak bir arşiv oluşacaktır. Bu arşivin toplamda fotografik gücü oldukça zayıf olacaktır. Oysa ki bu tarz fotografların bir bütünü anlatırken kullanılan detaylar olarak arşivimizde yer alması çok daha güçlü bir sonuçtur. Pazarın genel görüntüsü, tezgahlarda alışveriş, pazarcı portreleri, alışveriş yapan insan manzaraları gibi fotografların arasında yer alan ürünlerin doku fotografları hikayeyi daha güçlü anlatmayı sağlayabilir.
Bu amacın dışında doku fotografları çalışılıyorsa, böyle fotografların bir doku katalogundan öte bir anlam taşıması için en azından bir ilgi merkezi içermesi mümkünse dişe dokunur bir içeriğinin olması gerekir. Biçilmiş bir buğday tarlasında sap yüklenen bir kamyon, tarla süren bir traktör, tuğla istifleri içinde bir işçi gibi bir ilgi merkezi ile fotografa bir içerik kazandırılabilir.
Bir sonraki yazımız UYUM ve KONTRAST başlıklarında olacak…